3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1180
Okunma

Son(bir) sonbahar ikindisinden
Bir veda yazıyorum kara tahtaya
Kanıyor ellerim
Üşüyor yıdızlar
Hasta yüreğimden yol bulup
Sarı sarı
Tane tane akıyor ellerime
Parmak uçlarımda son sözüm
Pişmalıklar uçurum
Kederliyim uçsuz bucaksız...
Kemanlar çalınıyor ah...
Hasta yürek uzundur şiire sancılı
Alnımda ter gözlerimde bir damla
Toparlanıyor yavaşca kirpiklerimden
Bir damla, bir damla daha
Düşüyor kalem uçlarıma
Bir ağlamak ki... Uçsuz bucaksız...
İstanbul’a götür beni
Beni bir o anlar dertli kalem
Boğazdan eselim yine
Yeditepe’de dolaşsın boynu büküklüğümüz
Orhan Veli’den destur alalım
Martılardan özgürlük
Süleymaniye’den heybet...
Marmara’da bir dalga olsun hüznümüz
Hırçın ve sitemli
Islansın deniz kenarlarını mesken tutanlar.
Haydi gidelim...
Annemin şevkatine yayılalım sereserpe
Babamın başucundaki çiçeklerden
Abimin mezarına ekelim
Can-cana kokuşlarını çekelim içimize
Yok olsun içimizdeki tüm sahipsizlik
Kadıköy’de iki kardeş ağaca varalım
Merhemlensin ağrıyan başımız gövdelerinde.
Sonra Gam-küsarıma gidelim
L/imanında dinlensin mecalsizliğimiz
Sus pus edelim dilleri
Dertleşirken gözlerimiz
Güven alıp güven versin nefesimiz.
Demdir artık...
Ahh İstanbul...Ahh benim dertli şehrim.
/Kaçmak istediğimde sensin,kaçıp sığınmak istediğimde/
Haydi dertli kalem
Yazıver son sözümüzü ve koy noktayı
Geç kalınmış son vedaya...
Dayan hasta yürek
Dayan yaşlandıkça büyümeyen ürkek
Dayan yuvasından düşmüş ardıç.
Uzatma...
Bu vakit ki son veda
ELVEDA.
5.0
100% (4)