2
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1628
Okunma

/ve uyanıyorum yaşamın kırbacıyla
sen kusuyor gözlerim/
Pencereyi kapat, ellerin açık kalsın,
soğuk giriyor bedenime lime lime ayaz
ama ellerin ne güzel, pamuğa sarılmış
yün yumağı koyunlardan bu yana
ulaşan nemli bir kaval sesi gibi...
sımsıcak…
gözlerin bir melek yolculuğu
yokluğun berzahların şeytan teni.
korku filminden kesit...
bir ellerini duyuyorum hazzıma
yakıncacık, sarmalanmış battaniyenin
üzerinde dolaşan hisli nefesinden,
bir de uykulara sevdalanmış ruhumdan
kesik gelen tatminkâr memnuniyet!
özlem dediğin
duraksız bir sancıymış meğer.
ölümün tasvirsiz taklidi...
ansızın açılan korkumun atlasında
komadan alıyorsun vira yelken susuşlarımı
ellerinin oltasıyla
terimdeki tuz gibi büyüyor
rüyamı mıncıklayan karabasan.
korkmuyorum korkudan.
Anneciğim, uyanıyorum işte bak
kalbinin toprağa bandırdığın ayalarıyla
yüzüme şekil vermelerin üretken
bir bostanı toplar gibi bozulmadan,
can evinden anlarmışçasına mutluluğun
az görülen geniş ahşaplı penceresinde
sevmelerin Eylül kokuyor bugün.
bedenin rahmet tohumu.
Nevzat KONŞER
5.0
100% (7)