1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1317
Okunma

hayat düşünüyorum küçük bir nehir
üzüntülü bir aynaki yüzümde esir
yetim ağrısı sanki sürgün
gözlerimde hala yalancı esrar
her şey alnında çoğalmıs çökermiş
sanki hep sırattan geçiyor kervanı
sabah doğanların yüzleri sararmış
burda zaman bozulup kalmış
bu harabe şehirde bir ruh olmalı
ve lağımlara akan adımları sayıyorum
insan kalabalıkları yeşil su birikintileri gibi
Ve loş kaldırımlarda puslu hikayeleri
yada kafesinden kaçmıs bir kuğu,
palmiye ayakları kaldırımda voltada
Sürüklenir beyaz tüyleri bozuk zeminde
Yada susuz bir dere kenarında açık gagası
Bir müzede iskelet
bir ruhki sonsuzca sürgünde
Ve bir arzuyu yiyip kemiriyoruz hala
ekstazi kavisli bir boş mezarda
Helen gibi yanlız dul Hektor gibi
Yada hep köle gibi yaşamış
siyahimsi kadın, zayıflamış tükenmiş
Çamurda derbeder ve bitkin bir göz arıyor,
avuç içi kadar uzak ülkesi
duvarın ardında bir sis yükü
Acıyla beslenen bir kurtçuk ki
çiçekler gibi solan yetim hasreti
Aklımı sürgünde unuttum
Soludummu seni bazen
sarhoş gibi bağımlı ve oburca
Yada yumup gözlerini
bir çocuğun meme emmesi gibi
tapınaklar dolusu tahıl tohumu
Veya miski amber toprak kokusu
derin, sihirli içimdeki gri
Geçmişte restore edilmiş şimdiki zaman kipi
ve aşık, tapınalası vücudundan
zarif çiçeklerden hatıra kalır
poşet içinde yaşamak gibi, ay ve buhurdan
esmer gül, vahşi koku yükselir
yaşlı bir beyaz çınlıyor sakağımda
boğucu ağır bir havaya ragmen
bir adada unutulmuş denizcileri düşünüyorum
esir yada yenilmekten çok daha fazla
mahkum!
her insan
sonrasına miras kalırmış
hayat gönül yarasıymış
nesiller boyu sürermiş
5.0
100% (1)