Denizinden bir mavi damla düştü bozkırlarıma.

Gözlerin beyaz suların mehtabını içmişken;

Kaç ebruli renk dokuduk imkânsızların kucağında?

Feryat-figan bir z/amanda,

Usulca dokunurken,

Dudaklarının hasret mevsimi şahadetine...





Yanık bir türkü eşliğinde

D/ağladın talan edilmiş topraklarıma yüreğini, ağladın.

Yasaklarım siyah matemleri kavururken,

Oysa, oysa ne çok bendin!





Çocuksu bakışların kurak toprağıma düşerken,

Şark’a bir yetim serçe düştü.

Sınırları yoktur sevdaların, uçsuz bucaksız bir aşkla yanarken.

İçimdeki çığlığa düşen karanlıkları beraber ezberledik.





Kanayan bir yaraya Kürdi tütünleri basarak,

Yalınayak yürüdük sevda yollarında.

Akrep yelkovanı kovalarken,

Suçsuz sevi _yorumlarımız inlerken gecenin ürperen kollarında,

Pastel sevişmelerimizle kaybolduğumuz kuytuluklarda,

Bir damla uykuya hasretken gözlerin,

An be an eridin soluklarımda.





Kurak topraklarıma bir gül ekip de gittin.

Sonsuz bir düşte uyandırıp en güzel masallarımı,

Gözlerinden avuçlarıma dökülen gözyaşlarınla,

Suladım tenimin kızıl-kıyamet çatlaklarını.

Vuslat sarhoşluğunda bizden ç/alınan ömrümüzden,

Birkaç gün koparabildik işte, takvim yapraklarından.





Saçlarından topladığım deli divane her solukta,

Çocukluğum göründü sırsıklam bir ufukta.

Ve ellerin titrerken avuçlarımda,

Ayazımı yaza çevirdin üç beş nöbetlerimin voltalarında.





Nerden bilecektim ki berfinler göç ederken,

Senin de üzerindeki ateşten gömlekle

Söyleyemediklerini yutkunarak topraklarımı terk edeceğini.

Ve yüreğim mahşeri yangınları saklarken,

Engelleyemedim

Kirpiklerimin saçaklarından avuçlarıma düşen sağanaklarımı.

Kokun hâlâ üzerimdeyken el sallayamadım ardından.







Midem nefes borumu yakarken,

Bir nefes daha çektim parmaklarının değdiği son sigaramdan.

Şimdi hüzün yağmurlarında ıslansam da ardından;

Asla kaybetmeyeceğim gözlerimin parlaklığını.

Yudum yudum seni içeceğim her anımda.





Mezopatamyaya sinmiş saçlarının kokusu bak! Yanı başımda

Asla mesafelere boyun eğme sevdam!

Sakın pes etme!

Lisanı bin umutlu bir müebbet ektin sen yüreğime.

Karanlık aydınlığa nasıl gebeyse,

Hicrânlar da vuslata gebedir unutma!

NECAT USLU...