5
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1095
Okunma

Benimkisi lirik bir saşkınlık
Sulara bile cemre düşerken
Yanan toprakları düşünmek
Her sofradan aç kalkmak
besmele ile yeni bir günde yine
Yeniden aramaya hazır
Irmaklar kadar uzadı susuzluğum
Susuzum her derede
Alış verişim yok
Sınır direklerine asılmış bayraklarla
Çocuklar görüyorum önlüklü
Kısrak başı gibi şaha kalkmaya hazır
şarap şişesini kırıyor göz ucuyla
uzaktan
hem bağlar da
şaşı bakışlı ellerinde
gözleri altın yeşili bir maviye kırık
kara lahana suratlı bir fakirlik
bitmez bitmeyecek daha da çok artacak
arsız sefa
mutsuz zenginlik
ve zengin mutluluk
zen mut aslında
bir züleyha görümlüğü
bir Yusuf zindanı
ve bir kiraz inadı umudu
bağıra çağıra kendi tarihini yazan
çağrı’yla bitmeyen aykırı ot
hatta «sen gelmessende olur» denilen
bir arka sokak haytası
bir tütün tiryakisinin
bir yudumluk çay arzusu
kan kırmızı
kaval çalan çocukların
karadeniz kıyısı
yollarda geçen ömür
ve içine düşülen ırmaklarda kanat sesleri
bir var olma mücadelesi hayat
bilsen ne zordur çocuk olmak
ve ellerinden tutup büyütmek
büyüdükçe korkmak
korktukça öldürmek
ve kendine yabancılaşmaktır
şehirleşmek
taşralara göç eden çocuklar
tarlalardan ümit kesmiş çifçinin alın yazısını
nasıl degiştirecek ?
küçücük elleri
bu kadar kanı nasıl aklayacak
çekişmeler ve çeliştirmeler içinde
yeşil ırmağa doğru büyüyecek
herkesle birisi arasına sıkışmış olarak
yarisi gürcü, yarısı çerkez, yarısı özbek
yarısı alevi yarısı sünni
hiçlik vakitlerinden gelme bir yabancı
laik bürokratın kravatındaki iğne
ve dincinin, askerin, kürtlerin oyun havalarında dahi
duyulmaz ismi
çünkü elleri silah tutsada
dağa çıkmaz bizim evlat
ve kalkan son feribotta
ikinci sınıfta okuldan atılır
bir inşaat ustası eksik olmasındansa
zaten okuyupta çalmayımı öğrenecek
okuyup okuyup mutsuz olmayı öğrenmektense
okumasın ne olacak
okudukça kendine yabancılaşan çocuk
burada şımarmaz ve şımartılmaz çocuklar
hatta ninni dahi dinlemezler
burda çocuklar hayatın içine doğarlar
birkaç ömürlük yolda
sabah beş akşam beş kilometre
huzursuz kılavuzun düşü
dudaktan kalbe fısıltıyla yaşıyor
siyah tüylü geniş kanatlı ötücü kuş
şimdiden sonraya söyleyecek sözüm
şarabımı bir demlik çaya değiştiriyorum
yerli iskencelerim
ve ithal bir çocuk var içimde
ben rehine bankalarda
veya okullarda esir beyinleri
hastanelerde sürünen anasını
bir gün gelip kurtaracak diye
minibüste hanım teyzesinden
iltifat bile gördü bu gün
kızardı yanakları
olsun
ilerde alışır
yüzünü gizlemeyi öğrendiğinde
5.0
100% (2)