12
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2364
Okunma

gözlerimi kapatıp,
şafağın eteklerine tutundum
arkamda sıra karanlık bekliyor
geçit vermez ellerimden…
güneşi parmaklarından damlattın yüreğime
katre katre erittin…
sen mor başakların soylu süvarisi
dört nala koştu beyaz atın düşlerime
kör duman gibi girdim belki nefesine
amansız yaraları dağlayan otacı misali
tuttum uzanan ellerini
bazen kuş oldum kondum avuçlarına
bazen de cehennemde kırbaçlı zebani gibi
cendereye koydum yüreğini
affet sevgili…
biz;
çiğ düşen geceleri kuruttuk yangın toprakların
her zerresine sevgi tohumları ektik mavi mehtapların engin kıyısına
dalgaları vuruyor şimdi kanat çırpışlarımda
senli kalpler çizdiğim sahillerde
yüreğimi bıraktım yed/emine
artık ellerinde…
ellerimde küçük belki sevgili
ama yüreğim…
kaypak topraklarda yeşermedi yayladaki
keki kokulu ayak izlerim
bil ki!..
ardıç dikenlerinden beyaz güller kopardığım çimen gözlüm
seni;
ne çok severim…
ne zemheri/
ne de ayaz dokunmaz yaprağıma
kökleri senin gözlerine kilitli
muştu ırmakları çağlar dudaklarından kondurduğun
ıslak buselerinden
fıtratın kaderi yazılmış alın yazıma
dinle!
deniz kabuğu tut kulaklarına
sıcak bir meltem esiyor uzaklardan
nisan yağmurları gibi toprağına
uzat ellerini…
-sadece seni hissediyorum sevgili-
sadece seni…
neden anlamıyorsun sevgili
seni çok sevdiğimi
gözlerim kapalı yokluğunda,
güneş şahittir gönül nikahıma
şafak vakti
hiç batmayacak...
5.0
100% (10)