9
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1542
Okunma

korkuyorum dokunmaya
bütün hüner parmağımda
dokunduğu yerde onulmaz izler bırakan
bir buhran serimde
kâh kovulmuş cennetinde elmayı dişliyorum
kâh kıyama duruyorum tüm haşmetimle
garip bir muamma içinde kayboluyorum
kendi benliğimde
“ben”’lik kispetini giyiyorum kimi zaman
toz kanatlarım giriyor sin/inine
kayboluyorum kimi zaman
//korkuyorum dokunmaya
bütün hüner yüreğimde//
bir ummana doluyorum bir damlaya gizlenerek
ansızın semâ’ya dalıyorum gizlice
karanlık gecelere davetiye çıkarıyorum gündüzüme
bir garip oluyorum avuçlarıma yağan yıldızları içtikçe
bazen yırtıyorum gerçekleri aslanların kükreyişinde
bazen uslu bir kedi gibi nankör
kor yanan yüreğimi üflemeye
korkuyorum…
içi boş sarnıçlara dalıyorum
yalanla/ gerçeği atıyorum enginlere
elimde sisli bir ayna
boynuma geçiyor vicdanın yağlı simidi
darağacımda duran nefsimin işareti
boğuluyorum.
korkuyorum affet demeye
yüreğimde yolunu kaybeden körebe
elimde kandil-i miracı
rahlesinde yol oluyorum
ruhumu üflüyorum beşeriyetten miraca
dokunuyorum yüreğimle kapına
afet affet…
şimdi
korkularımı atıyorum ateşe
yangınında sur oluyorum lütfünde
hamt ediyorum tüm zerre’mle
mağfiret!
Ya! Rabbi…
ben ki!…
kim oluyorum?
“hiç”liğimde
kahroluyorum…
5.0
100% (11)