2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1524
Okunma

Yine kırmızıdan derledim aşkı
Altın gözlerin sabahtan
Güneşe yangın
Erkenden uykusuzdu bende
Sol yanımı güneşe verdim
Akşamdan uyanamamak var
Sabaha karsı duranların
Seni her sabah duyabilmek için
Kilometrelerce yürümüşlüğüm var
Yaşayanı, ölüyü, bitkiyi, köpeğin bokunu bile ayırmadan
Herkesle merhabalığım var
nihavend makamında sürüklenip giderken hayat
bestelenmemiş notalar var
Kırılmış salıncak
Yırtık uçurtma
Toplayıp doğada büyümemiş ne varsa
Nefes darlığından öte
nefes aldıkça kendini kandıran
Ayılınca kimliksiz
kimlige geç kalmış
gençlikte sararmış
sarı da ne varsa
yokluğun « i » grek hali
halin iskandinavca meali dahil
yakamda zamanlar
Her birinde şekilsiz eşgalim
Satışa çıkarılmış gölgem
Kaç zebani müşterim var
Dudakların kelimelere yetişmeyen
suların hu’ hali
halden anlayan erenler
Direnişin şeytanla pazarlık hali
İsyanın teslimiyet hali
ismin iyi hali
iyi halden bıraktılar
iyisin diyorlar işte
oysa zarfın adressiz yüzü
yüzün aynadaki karanlık hali
Acilen yağmur bulmalıyım
Zulamda dikişsiz yaralarım var
Çok geçmez
Anam bulur izimi
nerdesin Allahın munzuru
munzur benim göbek adım
göbegimi erken kestiler
gömleğimde kanlar
Kırkı çıkmamış sancılarım
biriktirdiğim yılgılarım
Ayakta kalacak kadar
Say munzuru da sakladıklarına
Say ki umut tasfir edilmemiş bir çizgi olsun
Yollarda isimsiz yatanlar var
Şu rüzgar toprağımın tozunu bir kaldırsa
Her biri mumdan alevler taşıyan
İniltili bin çocuk var içimde
5.0
100% (2)