3
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1610
Okunma
Feryat dediğin alaca bir yaftadır
Of deme yar hicran yalnızca laftadır
Bana kör bir kuyu gibi pustur yüzün
Aşka taziye diye vurulur hüzün
Kanatlı kapısını açsa gök mabet
Geniş alnıma dokunsa tatlı sohbet
Baharsa yaprağıma düşmüş o keder
Sabası batmış saf yürek kaç par eder
Zaman dediğin küf dolusu nihandır
Gönüller hancıysa, bedenler de handır
Kapanır gecenin demirden tülleri
Bülbüle küstür bütün elzem gülleri
Sen, denizine susamış taze ırmak
Ben, gözün karasına uğramış bir ak
Çözülüp saçından kopan bu rüzgârdır
Kapımı habersiz açan çeşm-i yardır
Sözümü ölçüp de tırman yokuşları
Her fikirde ötüşür akıl kuşları
Mısralar, beyitler ve süslü dizeler
Göğsüme düşürdüğün büyülü eller
Yürüyorsam bu karlı sevi yolunda
Cefa benimdir, sefa kimin kolunda
Bileklerimde kirli demir bilezik
Zindanlar efendi, kölelerse ezik
Kara saçına geceyi bağlamışsın
Yüzümü mendil yapıp da ağlamışsın
Nasılsa hesap vermezsin gözyaşına
Gurur buhrandır, güvenme genç yaşına
Sus! Çığlığını dinle deniz coşuyor
Yıllar, kısrak ayaklarında koşuyor
Seslerdi, gece sarnıcından elenen
Üstüme yırtık döşek diye belenen
Sardı gecenin sisi sus pus olarak
Yüzüme kara figân gibi dolarak
Gönlündür sohbeti hoş, gül yüzü şimâl
Zevkine varmamaya yok hiç ihtimâl
Sen, fesleğen kokan bir aşkın kadını
Bayrak gibi dilime diktim adını!
Nevzat KONŞER
Şubat 010
5.0
100% (2)