18
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2068
Okunma

çorak kent susuzluğunda
soluk kas katı bedenim
dudaklarım dil temasından ürperir
paslı kurnalara yalvarır gözlerim
bir damla sevgi düşmez ki yüreğime
bu nasıl bir sevda bilemedim
mechul aşklara inat
adımlarım tay telaşında koşardı
mecnu nun dizlerinde çölleri geçerken
fakat!
mos mor çölde serabımın rengi
kapkara bulutlardan yağmur dilemedim
omzuma yaslanmış onca ağır yük
sıra, sıra dizilir kederim
rayından çıkan umutlarımı görmeden
çığlıklarım ölü doğar her yeni çığlıkta
feleketim kapıda nöbet değişimine gelmez duyan
yüreğimin halin düşünün artık
yalnızlık nefes alır burun deliklerimde
hayatta bir kere gülemedim
Ve
gecenin ölü vakti serilir yorgan diye üstüme
ısıtır beni sanırım
dalamıyorum uykuya derinden derine bir fiske bile
uyku göz kapaklarımdan dilenir yarım kalmış düşleri mi
ama!
gelen kara kabustu
hem yazıyor hem oynuyor benimle
sobeler acı dünü mü ve yarını mı
bildiğim halde kederi anlımda silemedim
çaresiz
son sabahı bekler gözlerim
ufuktan kağıtan bir gemi yaklaşır
iç boş umutlar gönül kıyılarıma ulaşmaya çalışır
bense halen imgeleri savuruyorum dalgalara
aşk limanında nankörlük kol gezerken
bu hüzünlü şiirleri kime yazıyorum
yalvardım telden saza ama çalamadım
hasretlik kırlarımda dolanıyor berduş
güller çalınmış çingenenin yandan çarıklı sepetinde
her seferinde
uğurlamışlar kör kütük kırık hayalleri mi
bekliyorum yinde onu hint fukarısı bir gibi
zaman gitti ömürden ben kendime gelemedim
12 11-2009
ist