Bilinmez bir hâldir bakıp durduğun
Bilinmez bir fasıl mührün müdür bu
Dört duvar bir ömür akıp durduğun
Taşa gönül vermiş mihrin midir bu
Yoksa akla hüküm sihrin midir bu



Bağırsam duyulmaz zağlar bağrımı
Duyulmaz nefesim dağlar bağrımı
Bestesi kor hışım bağlar bağrımı
Maşuka türküsü mestin midir bu
Yoksa maşuk derdi restin midir bu



Sağım firârdır yâr solum firârdır
Rindim şefkâtinde dolum firârdır
Mısra mısra aczim yolum firârdır
Söz tutup yazmaya derman mıdır bu
Yoksa yağlı urgan ferman mıdır bu



Kaç hayâl kaç rûya gelip geçmeye
Cevşen yüklü ruhu delip geçmeye
Bir visâl koynunda gülüp geçmeye
Dağım mıdır bu yâr çölüm müdür bu
Yoksa zindan seyri zulüm müdür bu



Nemrut’a mı meylin özüm İbrahim
Can içre cananda sözüm İbrahim
Hay bilir aşkınla yüzüm İbrahim
Çakıp da yakmaya berkin midir bu
Yoksa Kurtbala’yı terkin midir bu



9 Ekim 2006 // T A R S U S

Hakan İlhan Kurt