7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1172
Okunma

umudun sınırsız coğrafyasında
masal anlatan küçük bir kadındın yalnız
saatin on ikisine dokunuyordu ç/anlar
uyku gelmezden hemen önce
hangi aşkı ölçebilirdi ki ölgün bir yürek
kendine biçecek takati kalmamışken üstelik
ben gitgide kısalan boyumla
cüceler ülkesinin yamalı duvarlarında
aşk çatl/aklarını arıyorken onarmak için
sen masallar üretiyordun kuruyan dudaklarınla
yüzümüz ikiye bölündü
sırtımızda gülle ağırlığıydı yükümüz
yüreğim yüreğinin alt kümesi
karmakarışık hesaplar avuçlarımızda
ve iki bilinmeyenli bir denklemdik kalp atışlarımızda
üzerimden tren katarları gibi geçiyor vakit
her sevgili gibi biraz daha eskidim istasyonlarında
kurbanını belirlemiş sevda tüccarlarının…
kınını terk etmiş serin bir hançerdir yüzün
kaç parçaya ayrılmışsa o kadar büyüyen
ve o kadar küçülen korkularım için…
cesaretin ve korkunun kahramanıyım
aşkının günlüğünü tutuyorum hala
ve biliyorum yaşayan en eski masaldır aşk
umudun sınırsız coğraf/yasında …
Nevzat KONŞER
Nisan 09