“Biz senin için (mutluluğun) göğsünü açmadık mı? Senden yükünü indirmedik mi? O senin sırtını ezen yükü. Senin şanını yüceltmedik mi? Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Evet, zorlukla beraber bir kolaylık vardır. O halde boş kaldın mı, yine kalk (başka bir iş ve ibadetle) yorul. Ancak Rabbine yönel.” Sûre-î İnşirâh
gül ferahım
gülüşün zârda dilşâd ûmidim
tok
gönüller dergâhı cem uğraşı aramaz
sen
heceme dolanda hâk nârında dem idim
hızır seyri
gecemi lokman hekim saramaz
ne bu telaş ne bu hâl bekle biraz serfiraz
yüzüm erir sorgunda hüznüm sızar yâdına
doludizgin ağlarım gökçe bağlar adına
nice mızrap burulur âb-ı zemzem tadına
çiğ damlası
gözyaşım sözü saza karamaz
ne bu telaş ne bu hâl bekle biraz serfiraz
ter düşerken hiçliğe
gece boyu gerinen
kucak kucak makama sırma odlar serinen
gündoğumu bekleşip günbatımı erinen
bilge başlar susar da bu düşe baş yoramaz
ne bu telaş ne bu hâl bekle biraz serfiraz
gökkuşağı çağlasa yedi renkte yarımı
meydan meydan boğdurur hoyratımı barımı
hangi volkan küstürür sende ecma narımı
nice mısra savrulur kor göğsümü yaramaz
ne bu telaş ne bu hâl bekle biraz serfiraz
serde nurun mahcubu verdiğin pay daralık
mahtumkulu kopuzlar derde üç beş paralık
senden sonra zemheri bütün aylar aralık
hangi yıldır hükümsüz şeb-î yeldâ soramaz
ne bu telaş ne bu hâl bekle biraz serfiraz
alır beni kelâmın salar memnû düşüne
gidişinle sel vurur kaf’ta şafak keşine
sümmani’de duranlar düşse akkor peşine
fersah fersah adımlar huzuruna varamaz
ne bu telaş ne bu hâl bekle biraz serfiraz
damla olur anlağım nesle ebed bağlanır
bulut bulut közlerde gök yaralar dağlanır
şehriyâr’a el varır çöküp posta ağlanır
gökte figan dalgası
aşkın divân kuramaz
ne bu telaş ne bu hâl bekle biraz serfiraz
avuçlarım feryâttır kor günlere ezeli
edep hay’a köşkünde toprak mihman bezeli
fuzuli’den baht kalır vurur ahta gazeli
behrem olur yalnızlık çehrem şeydâ vuramaz
ne bu telaş ne bu hâl bekle biraz serfiraz
indirilmiş müddetler nefis ömre sıkılmış
ninni hazzı beşikler eşik eşik çıkılmış
pencereler buğulu soğuk duvar yıkılmış
vakit solgun nedâmet dur demekle duramaz
ne bu telaş ne bu hâl bekle biraz serfiraz
asparuh ki yemindir gözüm söze süzüldü
yemindir ki biçare kuşluk vakti çözüldü
gayrı talan çağıma yüz bin huri üzüldü
darmadağın isyandır böylesi haz serfiraz
ne bu telaş ne bu hâl bekle biraz serfiraz