Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
EyLüL iLe DaMaRıN KaLBi
EyLüL iLe DaMaRıN KaLBi

YOKSUN İŞTE

Yorum

YOKSUN İŞTE

0

Yorum

5

Beğeni

0,0

Puan

32

Okunma

YOKSUN İŞTE

Yoksun işte… Kokun yok, sesin yok. Elimde sadece fotoğrafların var. Her baktığım karede içimde bir yer daha acıyor. Sensizliğe alışamadım oğlum, alışılmıyor zaten. Bir anne, canından bir parçasının yokluğuna nasıl alışsın? Her şey aynı gibi duruyor ama hiçbir şey eskisi gibi değil. Ev aynı, yollar aynı, gökyüzü bile aynı… ama sen yoksun işte.

İçimde hâlâ garip bir his var; sanki her an çıkıp geleceksin, sanki kapı çalacak, ayak seslerin duyulacak. Sanki bir anlığına yine “anne” diye sesleneceksin gibi… O kadar gerçek ki bu his, bazen kendimi o ana hazırlanırken buluyorum. Ama sonra sessizlik çöküyor. O sessizlik, bir annenin en ağır cezalarından biri. Çünkü sessizliğin içinde senin yokluğun daha çok bağırıyor.

Geceleri en çok fotoğraflarına tutunuyorum. Uykuya dalmadan önce yüzüne bakıyorum, sanki o karede bir kıpırtı olacakmış gibi. Sanki gülüşün yeniden canlanacakmış gibi. Ama kareler susuyor, sen susuyorsun… ben içimdeki acıyı susturamıyorum.

Yastığa başımı koyduğumda bile seni arıyorum. Küçücük sıcaklığından bir iz, kokundan bir nefes, sesinden bir tını bulabilmek için. Yokluğun, içimde hiç sönmeyen bir yangın; ne gecesi var ne gündüzü. Acın zamanla hafiflemiyor; sadece daha derine gömülüyor, daha ulaşılamaz bir yere.

Bazen düşünüyorum oğlum… Bir insan bir yokluğa nasıl bu kadar alışamaz? Nasıl her gün yeniden, ilk günkü kadar yanar? Meğer bir evladın yokluğu zamana teslim olmazmış. Aksine zaman geçtikçe daha çok yer yakar, daha çok yer eksiltir insanın içinden.

Ben seni kaybettiğim günden beri dünya başka bir yere döndü sanki. Kalabalıklar içinde yalnızım, seslerin içinde sağırım, gülüşlerin içinde kırığım. Çünkü hiçbir ses senin sesin değil; hiçbir gülüş senin gülüşün kadar içime değmiyor.

Bazen sokakta adını duyuyorum bir çocuğun ağzından… Biri sana benzeyen bir şekilde koşuyor uzaktan… Bir an kalbim yerinden fırlayacak gibi oluyor. “Acaba?” diyorum. Bir saniyelik bir umut, bir saniyelik bir hayal… Sonra gerçek yüzüme çarpıyor: Sen yoksun, bir daha da olmayacaksın.

O an içimde bir şey kırılıyor. Sanki yüreğim çatırdıyor, sanki nefesim bir an duruyor. İnsan kendi kalbinin kırıldığını duyabiliyormuş meğer… Ben her gün duyuyorum.

Geceler daha zor. Karanlık çöktüğünde senin yokluğun büyüyor, karanlıkla birleşip bütün odayı kaplıyor. Elimi uzatsam sana değecekmişim gibi geliyor ama boşluğa çarpıyor parmaklarım. Soğuk, sessiz ve acı bir boşluğa…

Yine de biliyor musun oğlum… Her sabah seninle uyanıyorum, her gece seninle uyuyorum. Adın dudaklarımda, kokun hafızamda. Sen bende yaşamaya devam ediyorsun. Yokluğun çok acı… ama seni unutmak ondan daha büyük bir acı olurdu. Ben seni yokluğunda bile taşıyorum oğlum; tüm ağırlığınla, tüm eksikliğinle, tüm can yakan gerçekliğinle…

Ve bugün anladım oğlum…
Bu acı ne azalacak, ne hafifleyecek, ne de yüreğimin bir köşesine sığacak. Senin yokluğun, ömür boyu içimde taşıyacağım sessiz bir ağırlık gibi duracak hep.

Ben artık seni geri beklemiyorum…
Sadece yokluğunun gerçeğini taşıyorum.
Her nefesimde bir eksik,
Her adımımda bir yarım kalmışlık var.

Belki bu dünya seni benden aldı…
Ama içimde senden kalan yer
Hiçbir zaman kapanmayacak.
Ben seni göremesem de,
Sesini duyamazsam da,
Kokunu unutmaya korkarak yaşasam da…
Bir anne yüreğinde evladı ölmezmiş meğer.

Sen yoksun ama ben her gün
Seninle konuşarak,
Sana tutunarak,
İçimdeki sızıyı saklayarak yaşıyorum.
Bazı acılar kabullenilmezmiş oğlum…
Sadece taşınırmış.

Şimdi biliyorum…
Benim hayatım ikiye ayrıldı:
Senin olduğun zaman
ve sensiz kalan zaman.

Sen gittiğinden beri
dünya dönüyor ama ben acımın etrafında dönüyorum.
Hiçbir şey iyi etmiyor, hiçbir şey tamamlamıyor beni.
Bir anne için “yokluk” kelimesi bile hafifmiş meğer;
ben sende öğrendim.
Senin yokluğun, nefesimin içinde duran bir ağrı gibi.

Bazen içimden sana sesleniyorum,
Kimse duymuyor, kimse bilmiyor.
Gitmediğin tek yer kalbimin en acıyan yeri…
Orası senin.
Ve ne olursa olsun,
ne kadar zaman geçerse geçsin,
benim tek gerçeğim sensin oğlum.

Sen yoksun…
Ama ben seni yokluğunda bile taşıyorum.
Çünkü bir anne evladını kaybettiği gün
dünyaya yalnız kalmaz—
bir yanını da toprağa gömer.
Benim de o gün bir yanım seninle gitti…
Bir daha hiç dönmeyecek bir yanım.
Ve ben, kalan kırık yanımla
senin adını taşıyarak nefes almaya devam ediyorum.

Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 
Yoksun işte Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Yoksun işte şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YOKSUN İŞTE şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL