1
Yorum
5
Beğeni
4,3
Puan
60
Okunma
Ellerine şiir bulaşmıştı, tutmasaydım, aşka ayıp olurdu.
Ben hiç kimsenin büyümediği bir toprak gibiyim;
yağmur gelmedi uzun zaman,
güneş döndü başka yüzlere,
ben kök salmayı unutmuş bir çöl gibi bekledim.
Tozumun üstüne düşen ay ışığı bile gölgelerimden korktu,
suskunluğum kendi kıvrımlarında bir labirent oldu,
kendi sesimi bile tanıyamadım.
Kırık aynalarım vardı,
her biri geçmişin küflenmiş fısıltılarıyla dolu.
Gözlerimi kapattığımda
oradaki yankılar bile beni bırakmadı.
Sessizlik, taş gibi ağırlaştı,
her nefes alışım bir enkazın altındaki hava gibiydi.
Kendi içimde çökmüş bir şehir…
ama yer altında bir rüzgâr vardı, fark etmediğim.
Bir gün, fark etmeden,
hiç beklemediğim bir rüzgâr geldi.
Islak değildi, ışık değildi,
sadece toprağımın derinliğine uzandı.
Filizlenmek istemeyen köklerim titredi,
ben fark etmedim;
ama bir damla su, yıllardır unutulmuş bir kaynak gibi
sessizce içime sızdı.
O damla bana adını bırakmadan geçti.
Filizlerim, paslı tellerden sıyrılıp
güneşe açılacak kadar güç buldu.
Hiç tanımadığım bir ses
çıkmaz sokaklarımda yankılandı;
uzun zamandır kilitli kapılarımın menteşesi bile
bir an açıldığını hissetti.
Ben bir taş duvar örmüştüm;
kendime sakladığım bir kale,
her taşını inatla yerleştirmiştim.
Ama gölgesi bile kapımdan geçebildi.
Kendi karanlığımın içinde bir yol açtı;
her adımı bir filiz gibi,
her nefesi bir rüzgâr gibi,
bütün suskunluğumu yerinden oynattı.
Toprağım çatladı;
kendi geçmişimin enkazından
yeni renkler doğdu.
Kırık duvarlarım arasında
ilk kez bir ışık dolaştı.
Ben hiç kimsenin büyümediği bir topraktım,
o geldi;
beni büyüttü.
Köklerim toprağa uzandı,
suskun dallarım kıpırdadı.
Yıllardır uyuyan damarlarım
ilk kez kendini hatırladı.
Ben nefes almayı unutan bir çölken,
o rüzgâr, o damla, o sessizlik
beni suya, hayata çevirdi.
Bütün karanlığım
bir damla ışıkla ısındı.
Bütün sessizliğim
titremeye başladı.
Ben, yıllarca kimseye açılmamış bir toprakken,
içimde yeni bir yaşam doğdu.
Küflenmiş hayallerim
bir anda çiçek açtı.
Tozlu kırıklarım
gizli renklerini gösterdi.
En derin yaralarım
ilk kez dolmaya başladı,
çünkü bir gölge, sessiz bir ışık gibi
yerini aldı.
Ben hiç kimsenin büyümediği bir topraktım.
O geldi;
bütün köklerim onu tanıdı.
Bütün karanlıklarım
yeni filizlere teslim oldu.
Yıllardır suskun kalan içim
ilk kez bir nefes aldı,
ilk kez çiçek verdi,
ilk kez yaşadı.
Tozlarım havalandı,
bir rüzgâr gibi, bir damla gibi,
bir filiz gibi yayıldı içime.
Ben fark etmeden
kapalı kalbimin menteşesi açıldı.
Hiç beklemediğim bir şey oldu:
Aşk içime sızdı,
toprağımın en kurak yerine yerleşti,
ve ben büyüdüm.
Bütün kırıklarım bir şarkı gibi titredi,
her çatlak kendi melodisini söyledi.
Ben çökmüş bir şehirken,
o geldi,
beni ayağa kaldırdı.
Hiçbir kelime söylemeden
bütün enkazımı canlandırdı.
Ellerine şiir bulaşmıştı, tutmasaydım, aşka ayıp olurdu.
Hüseyin Erdinç
5.0
67% (2)
3.0
33% (1)