2
Yorum
9
Beğeni
4,2
Puan
69
Okunma

Dünyanın bütün koşturmacası, bütün yorgunluğu bir an olsun seninle kurduğum sessizliği bölemedi.
Şehrin uğultusu, o beton yığınlarının soğuk ağırlığı, kalbimin senin için attığı ritmin önüne geçemedi.
Çektiğim hiçbir acı, senin gölgelenen yüzünün verdiği hüzünden daha yakıcı olmadı.
Ben, yitiklerin ve yenilmişlerin kaybolduğu o derin boşlukta, gözlerindeki o ilk kırılmada buldum kendimi.
Adımlarımın yönü hep sendin; attığım her adım, sana doğru uzanan görünmez bir yolculuktu.
Neşen, içimde sakladığım en büyük zaferdi;
bir bayrak töreni coşkusu, uzun süren bir fırtına sonrası açan güneş gibiydi.
En çok da sesinin yatıştırıcı gücüne, bakışlarının o hiç bitmeyen, huzurlu sonbahar ikindisine güvendim.
Saçlarının arasından süzülen ışık, varlığımdaki en saf, en masum sevinçti.
Dilimden dökülen her samimi söz, her dize, dudaklarımdaki senin adınla yankılandı.
Kurduğum her hayalde, yüzünde bütün kimsesizlerin o derin, dilsiz kederini gördüm.
Haksızlığa karşı çıkan her sese senin nefesini üfledim.
Seni, bütün mahpusların gökyüzüne açılan tek penceresi yaptım.
Sonra, o yoksul, kuytu sokakların yalnızlığını getirdim önüne; tek bir af dilenme, tek bir merhamet umuduyla.
Hayatımdaki bütün meydan okumaları, kirpiklerinin ömrüme çizdiği o narin çizgide verdim.
Kelimelere inandım, ama ruhuma dokunan gölgene daha çok.
Dönüp sana her tutunduğumda, yeniden doğdum ve anladım.
Özgürlük, en büyük bağlılıktır.
Seni bir zorunluluk haline getirmedim,
Çünkü aşkın kalıplara sığdırılamayacak kadar değerli olduğunu biliyordum.
5.0
80% (4)
1.0
20% (1)