0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
74
Okunma
Vecdin ardından adımlar hafifledi,
Ne gölge vardı ne yolun sınırı.
Karşımda uzanan umman,
Sonsuz bir serinlik gibi açıldı ruhuma.
Umman dedi ki:
“Ben derinliğim, sen de benden taşan bir damlasın.”
Ve ben fark ettim,
Adımlar artık ayak değil, nefesle ölçülüyordu
Her nefeste bir dalga,
Her dalgada bir sır vardı.
Suyun derinliğiyle buluştum,
Kendi yokluğumda yüzdüm
Ve anladım ki
Enginlik, sınır bilmeyen ruhun evidir.
Bir ışık doğdu ufuktan,
Miraç yükseldi gözlerimin önünde.
Umman ile birleşen nur,
Beni yerden çekti
Ve göklerin sessizliğine doğru savurdu.
Melekler sustu, yıldızlar eğildi
Çünkü bu yükseliş
Artık kelimelerle ölçülemezdi.
Sadece ruhun kendi kanatları vardı
Ve kanat her nefeste büyüyordu.
Her adım yok oldu,
Her ses sustu
Sadece içimdeki umman
Ve içimdeki Miraç vardı.
Ben, benliği unutan bir damla
O damla ise Sen’in bütün denizindi.
Gökyüzü çöktü, ışık yükseldi
Sonsuzluk bir el uzattı bana.
Ve o el,
Beni vecdin ardındaki bir noktaya taşıdı
Ne başlangıç vardı ne son,
Sadece ruhun sınırsız yolda ilerleyişi.
Umman ile bir oldum, miraçla buluştum
Ve anladım ki
Her adım, her nefes
Hakikat yolunun bir damlasıydı.
Artık yürüyen ben değil,
Benliğimden arınmış bir nurdu.
Sessizlik en yüksek şarkıya dönüştü,
Sükûtun her titremesi bir dua oldu.
Umman engindi ama huzurluydu,
Miraç uzak ama yakındı.
Ve ben, bu iki kutup arasında,
Gölgesizliğin en derin hâlini yaşadım.
Böylece öğrendim:
Gölgesiz adımlar,
Vecdin ışığında ummana açılır,
Ruhun miracıyla buluşur
Ve yolculuk bitmez,
Sadece bir damla hâlinde sonsuzlukta erir.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(23 Kasım 2025)