0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
49
Okunma
Adımlar sustu, yollar tükendi
Ne gölge vardı ne adımın sesi
Sadece bir nefes kaldı içimde
Ve o nefes vecdi taşıyordu.
Vecd dedi ki: “Burada dur,
Çünkü artık yürüyen sen değilsin.”
Ben baktım
Ama gözlerim hakikati değil,
Sadece kendinden geçeni gördü.
Her nefes bir âlem açtı,
Her âlem bir zerreye sığdı;
Benliğim eridi,
Gönlüm bir damla Nur’da kayboldu.
Vâv ve Elif’in eğrisi ve doğrusu,
Ukbâ’nın çağrısı,
Rızâ’nın mühürü
Hepsi bir tek titreşime dönüştü
Ve titreşim vecd oldu.
Artık adım atmak gereksizdi
Çünkü yürüyüş kalpte, nefeste, sükûtta vardı.
Ben yok oldum,
Hakikat var oldu
Ve varlık, bir damla gibi içime indi.
Melekler susuyordu,
Yıldızlar sabırsızdı
Ama vecd, zaman ve mekânı aşmıştı
Sadece gönlü dolaşıyordu.
Her gözyaşım nur oldu,
Her tebessüm bir dua
Her sessizlik bir ezgiye dönüştü.
Ben artık yürümüyordum,
Yürüten vecdin hâliydi.
İçimdeki zerreler birleşti,
Kalbimde mühürlü Rızâ açıldı
Ve ben bir damla oldum,
O damla da sen
Benim yokluğum vecd hâliydin,
Senin varlığın görünür kılınıyordu beni.
Gözlerimden yaşlar döküldü
Ama bu gözyaşı acı değildi;
O, kaybolan benliği kutlayan
Hakikate karışan bir seher ışığıydı.
Ve son adımda öğrendim
Vecd, yürüyüşün değil
Yürüyenin kendisinin son hâlidir.
Gölgesiz adımlar, ukbâ ve rızâ yolu
Bu hâle varmak için
Kalbe düşen cemrede bir Elif sadece.
Artık ne yol vardı ne ben ne gölge
Sadece vecd vardı.
Ve vecd; her zerre de, her kalpte
Sonsuz bir çiçek gibi açıyordu.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(22 Kasım 2025)