Yürüyüşüm beni bir eşikte durdurdu,
Ne gölge vardı o kapıda,
Ne de adımın sesi.
Sadece bir harf parlıyordu duvarında sarayın: Mîm
Sanki bütün âlemin özeti.

Kapı aralandı, içeri sükût doldu
Sükûtun bile bir dili, bir nefesi vardı.
Her nefesimde bir sır çözüldü
Mîm’in bükülüşünde ben değil,
Benden taşan hakikat vardı.

Sarayın avlusu gölgesiz bir öğle gibiydi
Her taşında bir esma titreşiyor,
Her kıvrımında teslimiyet dolaşıyordu.
Ben adım atmadıkça yol açılıyor,
Yol açıldıkça ben kayboluyordum.

Bir kubbe yükseldi başımda,
Sessizliğin en ağır, en nurlu hâliyle.
Kubbenin gölgesi yoktu;
Çünkü nurdan yapılmıştı
Ve nur, kendi varlığına gölge düşürmezdi.

“Mîm” dedi bir ses,
“Mahvın kapısıdır; gelmeyen kalır, gelen yok olur.”
O an anladım, yokluk bir karanlık değil;
Senin katında varlığın
Hakikatin ilk adımıydı.

Bir odası vardı sarayın;
Duvarları nefes alıyor,
Tavanından hikmet damlıyordu.
Adım attığım her yerde
Bir benliğim eksiliyor, bir teslimiyet çoğalıyordu.

Mîm Sarayı’nda hiçbir kapı kapalı değildi
Ama hiçbiri kendiliğinden açılmıyordu.
Kapıların dili, gönlün derinliğiydi
Gönlü ağır olan geçemez,
Gönlü hafif olan gölgesini bırakırdı.

Bir aynaya geldim sonunda,
Ne yüzüm vardı orada ne suretim.
Ayna, bana beni göstermiyordu
Sende kaybolan hâlimi gösteriyordu.
“İşte,” dedi sarayın iç sesi,
“Bu gördüğün, sensiz sensindir.”

Bir bahçe vardı kıpırtısız,
Ağaçları rüzgârsız zikrediyor,
Kuşları kanatsız uçuyordu.
Öğrendim ki Mîm Sarayı’nda
Her varlık hakikatin hâliyle hareket eder,
Benliğin yüküyle değil.

Sarayın en derin odasında
Bir harf daha belirdi
Yuvarlanmış, eğilmiş, teslim olmuş bir mîm.
Bu mîm, ses değil, hâl idi;
Dili susturup gönlü konuşturan bir sırdı.

Orada durdum, gölgem dökülmedi yere,
Çünkü gölgem kalmamıştı artık.
Benliğin sustuğu, ruhun konuştuğu yerde
Anladım ki gölgesiz yürüyüş
Mîm’in kapısında tamam olurmuş.

Saraydan çıktığımda yol aynıydı
Ama ben aynı değildim.
Adımlarımın sesi yoktu,
Gönlümün gölgesi yoktu,
Yürüyüşüm artık benim değil
Senden gelen bir nefesin devamıydı.

HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(20 Kasım 2025)