0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
37
Okunma
Beni ağlatacak kadar
zalim olma…
Çünkü içimde tutunacak dal kalmadı,
Sığındığım omuzlar çoktan unuttu adımı.
Ve hayat…
Gözyaşlarımı silecek kimsem yokken
bir tek senin acın büyüyor içimde.
Kimse görmüyor çöktüğümü,
Kimse duymuyor içimdeki sessiz çığlığı.
Bazen “iyiyim” demekten yoruluyorum,
çünkü hiç kimsem yok
temizlesin yüzümden akıp giden acıyı.
Kırılmaktan korkmuyorum artık,
Zaten paramparçayım.
Tek korkum…
Bir gün tamamen alışmak bu yalnızlığa.
Ve sen…
Ne olursun,
kimsem yokken
beni ağlatacak kadar
zalim olma.
Biliyor musun,
insanı en çok sarsan şey
gidenler değil…
kalması gerekirken
sanki hiç var olmamış gibi
çekip gidenlerdir.
Ben de öyle kaldım işte…
Bir sesime dönecek kimse,
bir halimi soracak nefes bile yokken,
senin bir soğuk bakışın
gecenin ortasında bıçak gibi iniyor üstüme.
Susuyorum…
çünkü susmak bazen
en ağır çığlık oluyor.
Ve ben çığlıklarımı bile
kendime saklamak zorunda kalıyorum.
Yoruldum…
Güçlü görünmekten,
kimseye yük olmamaya çalışmaktan,
herkesin iyiliği için kendimi yok saymaktan.
Sen bilmezsin…
Bir insanın içi o kadar dolar ki,
gözyaşı bile akar yer bulamaz.
Ama ne olursa olsun,
bir tek şey değişmiyor:
Gözyaşlarımı silecek kimsem yok…
Bir tek sensin canımı daha çok yakan.
Bazen düşünüyorum…
Belki de mesele senin gidişin değil,
benim kalmak için bu kadar savaşmam.
Kimsenin kalbinde yerim yokken,
herkese yer açmaya çalışan ben…
Geceleri içimi en çok acıtan şey
yalnızlık değil artık,
kimsenin beni kaybetmekten korkmaması.
Sanki varlığım da yokluğum da
aynı sessizliğe denk düşüyor.
Ve sen…
Bir tek senin bir sözün,
bir tek senin bir adımın
bütün dengemi bozuyor.
Hem beni kırıyorsun,
hem de kırıldığımı fark etmeyecek kadar uzaksın.
Kendimi toplamaya çalıştıkça
bir yerlerim daha eksiliyor.
Her defasında “dayan” diyorum kendime,
ama dayanacak yerim kalmıyor.
İçimde taşıdığım acıyı kimse bilmiyor.
Kimse dokunmuyor,
kimse sormuyor,
kimse anlamıyor.
Ve hayat…
gözyaşlarımı silecek kimsem yokken
bir tek sana daha fazla benzemekten korkuyorum:
Sessiz, uzak ve acıya alışmış biri olmaktan.
Ve şimdi…
Bu hikâyenin sonuna geldik.
Kırılmış bir kalbin,
kimsenin duymadığı bir çığlığın
kapatılmamış defterindeyiz.
Ben sustukça hayat ağırlaştı,
sen sustukça ben eksildim.
Gözyaşlarımı silecek kimsem yokken
içimde büyüyen tek şey
kimseye söyleyemediğim bu acı oldu.
Anladım ki…
İnsan en çok güvendiğinden vuruluyor,
en çok tutunduğundan düşüyor,
ve en çok sevdiğinden öğreniyor
nasıl yalnız kalınacağını.
Belki de kader böyle yazdı:
Ben kırıldıkça sessizleşeceğim,
sen uzaklaştıkça ben içimde öleceğim.
Ama bil…
Bu hikâyede tek bir suçum vardı:
Kimsenin kalbinde yerim yokken
senin kalbinde kalmaya çalışmak.
Şimdi perde kapanıyor…
Yüzümde silinmeyen yaşlar,
içimde kendi kendimi saramayacak yaralar,
ve geride tek bir gerçek kalıyor:
Kimsem yoktu…
Bir tek sen acıtmayı hiç bırakmadın.
Sonunda anladım…
Bazı acılar geçmiyor,
bazı insanlar dönmüyor,
bazı yaralar da hiç kapanmıyor.
Ben elimden gelen her şeyi verdim,
sen ise bende kalan son gücü bile aldın.
Gözyaşlarımı silecek kimsem yokken
suskunluğun benden daha gür bağırdı yüzüme.
Bir insanın içi böyle mi yanar?
Bir kalp böyle mi yorulur?
Nefes alıyorum ama yaşamıyorum,
yürüyebiliyorum ama gidecek bir yerim yok.
Seninle büyüttüğüm umutlar
şimdi kendi küllerinde boğuluyor.
Ben çırpındıkça daha çok batıyorum
senin bıraktığın boşluğa.
En kötüsü ne biliyor musun?
Artık acım da yalnız, ben de.
Seni kaybetmekten korkan kalbim
şimdi kendini kaybetmeye daha yakın.
Bu hikâyenin sonu
bir vedadan bile ağır:
Çünkü gideni değil,
beni bırakan sensin.
Ben…
Gözyaşlarımı silecek kimsem yokken
kendi içimde gömülmeyi bile
sessizce kabullendim artık.
Bu da son sözüm:
En çok güvendiğim yerden,
en ağır şekilde yok oldum.
5.0
100% (1)