0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
62
Okunma
Sanırım bazen gerçekten kimsem yok…
Ne bir omuz oluyor başımı koyacak, ne bir ses içimdeki sessizliği susturacak.
Herkes bir şeyler istiyor, ama kimse “nasılsın” demiyor içtenlikle.
Bir süre sonra alışıyor insan, gülüşleriyle duvar örmeye, suskunluğuyla kendini korumaya.
Bir süre sonra “iyiyim” demek refleks oluyor, oysa içimde kimseye anlatamadığım bir yorgunluk yaşıyor.
Kırıldım… Hem de defalarca.
Ama kimse duymadı o kırıkların sesini, çünkü her seferinde sessiz ağladım.
Ben kimseye yük olmadım, kimseye git demedim, kimseye kal diyemedim.
Sadece sustum. Çünkü sustukça kimsenin umursamadığını öğrendim.
Ve şimdi…
Ne arayan var, ne merak eden.
Sanki varlığım unutulmuş bir şarkı gibi, kimsenin aklına gelmeyen bir söz gibi.
Sanırım bazen değil… gerçekten hiç kimsem yok.
Belki de sorun bendedir…
Hep fazlasını istemedim ama hep fazlasını verdim.
Birine iyi geldiğim her defasında, ben biraz daha tükendim.
Kimse bilmedi, bir “iyiyim”in altında kaç gece ağladığımı.
Kaç sabah, hiçbir şey olmamış gibi kalkıp gülümsemeye çalıştığımı.
Bazen düşünüyorum…
Ben mi fazla sevdim, yoksa insanlar mı sevilmeyi hak etmedi?
Her vedada biraz daha küçüldü içimdeki umut,
her kırgınlıkta biraz daha soğudu kalbim.
Artık kimseye güvenemiyorum, çünkü her güvenin sonunda ben kaldım yaralı.
Yine de kimsenin bilmediği bir şey var;
ben hâlâ içimden bir yerlerde “belki biri kalır” diye bekliyorum.
Ama kimse kalmıyor…
Ve anlıyorum ki, bazı insanlar gitmiyor aslında —
bizim içimizde eksilerek kalıyorlar.
Bazen gecelerle dertleşiyorum…
Konuşmuyorum, sadece susuyorum. Çünkü kelimeler bile yorgun artık, benim gibi.
Bir zamanlar içimi ısıtan her şey, şimdi içimi yakıyor.
Ne kadar güçlü görünürsem gözüksün, içimde paramparça bir ben var.
Bir yanım hâlâ inanmak istiyor sevgiye, diğer yanım “bir daha kimseye güvenme” diye bağırıyor.
Kırıldıkça sessizleştim, sessizleştikçe unuttular.
Bir zamanlar “yanındayım” diyenler şimdi yoklar,
ve ben, her yoklukta biraz daha kendi kendime yetmeyi öğrendim.
Ama ne kadar öğrensem de, bazı geceler oluyor —
insan sadece bir ses duymak istiyor:
“Geçmedi biliyorum, ama ben buradayım.”
Ama kimse yok…
O yüzden sustum, alıştım, kabullendim.
Ve sonunda şunu öğrendim:
Bazı yalnızlıklar ceza değil, bedel.
Artık kimseye sitemim yok…
Çünkü herkes yapabildiği kadar sevdi, ben fazla kaldım.
Bir umutla sarıldım, bir dua gibi tuttum insanları
ama kimse dua etmeye değecek kadar kalmadı.
Bir gün dedim ki kendime,
“Yoruldun artık, bırak kimseye anlatma.”
O günden sonra kimse fark etmedi sessizliğimi,
çünkü herkes kendi sesine alışmıştı zaten.
Ve ben sustukça çoğaldı içimdeki boşluk.
Kelimelerim bitti, inancım bitti, bekleyişim bile yoruldu.
Sadece kalbim kaldı; o da yarım, o da kırık.
Şimdi anlıyorum…
Hiç kimsem olmamasının acısı, yanlış birinin varlığından daha az yakıyor.
Çünkü en ağır yalnızlık;
yanında birinin olup da, ruhunun yapayalnız kalmasıdır.
5.0
100% (1)