0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
128
Okunma
Bugün yine rüzgâr adını fısıldadı;
sanki uzaklardan gelen bir sitemin yankısıydı.
Yüreğimin kenarında oturmuş bir bekleyiş;
bir yanı hasret, bir yanı sensizlik.
Sevda bazen bir mektup gibidir;
gönderirsin, ulaşır mı bilinmez.
Ama yazarken ellerin titrer,
çünkü her harf biraz senden,
biraz da benden olur.
Sensizliğin içinden geçerken,
adımlarım yankılanıyor,
her yankı “dön” diyor sessizce.
Ne garip değil mi?
İnsan sevdayla yanarken,
aynı anda buz gibi oluyor içten içe.
Biliyor musun,
bazen bir ses duyar gibi oluyorum,
Sanki eski bir gülüşün karışmış rüzgâra.
Kalbim hemen tanıyor seni,
çünkü özlemin sesi bile sende başlıyor.
Geceleri gökyüzüne bakarken
bir yıldız daha eksilmiş.
Belki senin gittiğin yöne doğru kayan
o yıldız benim yarım kalmış dileğimdi.
Ve hasret.
İnsanın içine sığmayan bir duygudur hasret.
Sustukça büyür,
büyüdükçe seni arar,
seni buldukça yeniden yanar.
Ben her sabah adını anmadan önce
bir yudum sessizlik içiyorum.
Çünkü kalbimin en kutsal köşesinde
seni hatırlıyorum.
Ve o sessizlikte,
hasret sustuğunda sevda konuşur.
Hasret konuşmaz kendi içinde yankılanır.
Özlem, onun sustuğu yerde bir nefes gibi fısıldar.
Ve o fısıltı, gecede yankı bulur,
zaman bile dinler o sessiz sızıyı.
Bir adın düşer rüzgârın kıyısına,
ve ben her defasında yeniden hatırlarım
Artık sustuğum her şey seni anlatıyor.
Hasretlik…
bir göğsün orta yerinde taş gibi duran
ama adı “özlem” diye anılan bir ağırlık.
Kelimeler yetmiyor bazen,
çünkü bazı duyguların dili, yalnızca suskunluktur.
Eğer bu satır sana ulaşırsa bil ki,
ben hâlâ o ilk bakışın içinde kayboluyorum,
ve her gece aynı duayı fısıldıyorum yıldızlara:
Bir gün, bir an, bir nefes yeter bana.
Bu mektubu
İster sessiz bir geceye sakla,
ister arada açıp oku.
Ve unutma;
Sevda, hasretin en güzel kardeşiymiş,
biri yakar, diğeri küllerinde umut arar.
Ve ben bunu seni severken öğrendim.
Lotuss’
01.10.2025
5.0
100% (1)