1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
120
Okunma
Kalb-i Pür-Hicrân ile...
Ey yadigar-ı hayalim
Bu nâme-i mâtemkârı, kalbimin en
mahrem köşesinden yazmaktayım.
Zira kalemim değil, tâ içimdeki hicran
yazmakta bu satırları.
Her harf, ayrılığın kanına bulanmış;
Her kelime, vuslata susamış bir niyazdır.
Söyle yârim..
Gönül, bir defa sevdaya tutulduysa,
Unutmakla azâd olur mu?
Bu kalp seni unutur mu?
Elhâk, unutamaz..
Zira senin ismin, ne kalemin mürekkebiyle,
Ne zamanın silgisiyle silinir.
Sen, gönlümde ebed müddet yazılmış bir hatırasın.
Gece olur da gökte yıldızlar dökülürken,
Seninle konuşurum.
Gündüz olur da cemâl’i hayalinle
Göz göze gelirim.
Lâkin yoksundur..
Ve ben her daim
Varlığına hasret bir gölgeyim.
Kalbim, bir gül bahçesi idi vaktinde
Sen girdin, sükûnetle oturdun en nâzenin
yerine.
Şimdi yoksun...
Bahçede gül soldu,
Bülbül sessiz.
Ey gönlümün sahibi..
Bilmiş ol ki, bu kalp seni unutmamakla,
Aşkının kudsiyetine de hürmet etmekte.
Vesselâm;
âhirde ve evvelde,
her daim, iki cihanda... Amin.
5.0
100% (4)