0
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
147
Okunma
Bir tren camından şehirler geçiyorum
Kimbilir kaç gözyaşı ıslatmış kaldırımlarını
Kaç hüzün düşmüş eşiklerine
Kaç vedaya sırtını dönmüş peronlar.
Raylar, gecenin damarlarında atan nabız gibi
vuruyor kalbime.
Yanımdaki ihtiyarın çatlak sesinden
dökülen bir türkü
vagonu bir anda memleket kokusuna çeviriyor.
Pencere buğusunda
çocukluğumun gülüşünü yakalıyorum:
Mahalle arasındaki misket sesleri,
uçurtmamın kuyruğu rüzgârla kavga ediyor hâlâ.
Bir kadın, bebeğini uyutuyor kucağında,
onun uykusundaki masumluk
dünyanın bütün kavgalarını
bir anlığına susturuyor.
Dışarıda,
köhne bir istasyon lambası titreyerek yanıyor;
o titrek ışık,
yıllar önce kaybettiğim bir dostun bakışı gibi
kalbime değiyor.
Ve tren hızla uzaklaşırken
arkamızda birikmiş bütün eksik cümleler
rayların pasında çiçek açıyor
belki de gitmek,
biraz kalmak demek
Araf’tan önce..
5.0
100% (3)