13
Yorum
36
Beğeni
5,0
Puan
635
Okunma

Ben seni Emirgan’da unuttum,
Çınarların gölgesinde sakladım gidişini.
Sahilde yürüyen bir çiftin arasına sızdı içimdeki eksiklik.
Çay bardağında kalan son yudum gibi
ne sıcak, ne de soğuk kaldın.
Bir sabah Çamlıca’da aradım adını.
Sözler boğazımda bir ezan gibi asılı kaldı.
Oysa sen,
en güzel duaların cevabı olabilirdin.
Ama sustun.
Tıpkı eski İstanbul evleri gibi:
gösterişli ama çökük…
Kız Kulesi’nin gözyaşlarıyla yıkandım sonra.
Denizin ortasında sessiz bir yalnızlık duruyordu.
Ben de öyleydim işte
senin kıyına yanaşamamış bir sandal.
Eminönü kalabalıktı.
Ama içimde bir yalnızlık pazarı kurulmuştu.
Her göz, başka bir geçmişi taşıyordu.
Seni aradım her bir köşesinde
Ama Bulamadım.
Eyüp’te bir mezar taşı okudum,
Adı bendeki sızıya benziyordu.
“Seven unutmaz,” diyordu.
Unutmadım.
Balat’ta çocuklar hâlâ gülüyordu.
Ama ben, gülüşleri donduran o haberi hâlâ taşıyordum.
Senin “git” demediğin bir vedaydım ben,
Ama kaldığım her yer senden kırılıyordu.
Ve Galata…
Bir aşkın boynuna dolanmış atkı gibi sardı beni.
Sokaklarında ayak izini değil,
sustuğun her kelimeyi aradım.
Şimdi İstanbul’dan geçiyorum
Her semtin içine gömdüm seni.
Ve her vapur kalkışında
biraz daha eksiliyorum senden.
5.0
100% (16)