0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
61
Okunma
Gözlerinle açtın en eski yaramı,
Sustum,
Dudaklarım kanadı.
Bir dokunuşun,
Bütün mevsimleri kışa çevirdi,
Karanlık çöktü,
Adım anılınca bile ürperir oldu.
Sana hâlâ dua eder gibi,
Adını mırıldanıyorum,
Ama içimde bir ateş,
Yakıyor hatıralarını tek tek.
Her sokak seni fısıldıyor,
Köşelerde gölgen beliriyor,
Gözlerim kaçsa da kalbim
Düşüyor tuzaklarına gecenin.
Bir şarkı çalıyor uzaklarda,
Bildiğim bir ezgi,
İçime oturuyor
Gözyaşıyla ıslanmış bir keman gibi.
Saçların rüzgârda
Geceyi boyayan bir sancıydı,
Şimdi o saçlar
Bir mezar toprağı kadar sessiz.
Kelimelerim bitti,
Şiirlerim sustu,
İçimdeki çocuk
Bir daha gülmemek üzere uyudu.
Sensizliği taşırken sırtımda
Her nefes biraz daha ağır,
Omuzlarımda bir dünya,
Ayaklarımda zincir gibi anılar.
Bir ayna kırıldı içimde,
Parçalarında hâlâ sen,
Her baktığımda yüzünü kesiyorum,
Kanıyor ellerim, gözlerimden.
Geceler artık düşman,
Sabahlar bile kırık,
Zamanın içinden
Sana varamayan yollar çıkıyor.
Bir gün dönsen bile,
Bu küllerden hangi ben kalkar ayağa?
Ben mi karşılar seni,
Yoksa bu sessiz, taş kesilmiş hâlim mi?
Çöktüğüm bu yalnızlıkta
Rabbimle bile konuşmuyorum artık,
Çünkü biliyorum,
Dualarım bile seni geri getirmeyecek.
Söyle, sevda böyle midir?
Kalanı kül eden gidenin izi midir?
Yoksa sevda dediğin,
Bir kalbi öldürüp diğerini diri diri gömmek midir?
Ne yaptın bana?
Bir bilsen,
Gölgem bile bana küs artık,
Ve ben bu şehirde,
Kendi mezarımı taşıyorum adım adım.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(16 Eylül 2025)