0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
109
Okunma

Rüzgârın dilinden anlardı bir zaman,
şimdi sessizlik var başakların arasında.
Her biri eğilmiş, belki biraz yorgun,
sarı bir hüzün sarıyor tarlaları.
Güneş vurdukça altın gibi parlardı,
şimdi gölgeler düşmüş üstlerine.
Toprak ana susamış, yağmur uzak,
her biri bir diğerine yakın ama yalnız.
Rüzgâr estikçe hışırdar sesleri,
bir türküdür belki, belki bir ağıt.
Kim bilir kaç mevsim taşıdı yükünü,
kaç yağmurda ıslandı, kaç güneşte yandı.
İçlerinde bir şey kırıldı belki,
belki de sadece büyüdüler usulca.
Artık başak değiller,
tohum oldular toprağın koynunda.
Ve şimdi,
rüzgârın geçişini bekliyorlar,
belki bir sonbahar esintisi,
belki de bir vedanın sessizliği.
Her biri ayrı dünyalara savrulacak,
kimisi toprak olacak, kimisi ekmek.
Ama hepsi hatırlayacak,
o sarı tarlalarda eğilişlerini.
Başaklar ki,
ömrünü bilmez insan,
o yüzden her sonbahar,
bir parça daha eksilir içimizden.
5.0
100% (3)