0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
71
Okunma
Bu şiirin hikâyesi, tek kalplilikle çok kalplilik arasındaki çatışmadan doğuyor.
Bir kadın (DersimliKiz), sevdiği insanın kendisinden sonra başkalarına da aynı şekilde sarıldığını öğreniyor. Onun için bu, ne kıskançlık ne de gurur meselesi… Asıl yarası, “tek kalbe sığmayan birini sevmek” olmuş.
Geceler boyunca kendi kendine hesap soruyor.
“Ben yetemedim mi?” diye düşünüyor.
Oysa içten içe biliyor ki, aşk, Munzur’un coşkun suyuna benzer; tek bir yüreğe akar, orada büyür. Birden fazla kalbe taşması, aslında “aşk” olmaktan çıkarır.
İşte bu yüzden, kızgınlığını karşısındakine değil, kendine yöneltiyor. Onu böylesine sevmeyi göze aldığı için… Kalbinde mahkemeler kuruyor, cezayı da kendine veriyor. Çünkü affedemediği kişi artık “öteki” değil, kendisi.
DersimliKiz – “Affedemedim”
Benden sonra
Kaç kalpte sarsıldığını bilmek,
Ne acıtır ne de yaralar beni…
Ama,
Birden fazla kalbe sığabilen birine
Aylardır kendimi affetmeye çalışıyorum.
Bir yanım diyor ki:
“Sen suçsuzsun, aşk tek yürek ister.”
Ama diğer yanım,
Her gece uykusuz kalıp,
“Ya ben yetemediysem?”
diye içimi kanatıyor.
Sevda, Munzur’un taşkın suyuna benzer,
Bir kalpten taşıp bin kalbe akmaz,
Bir tek yürekte büyür,
Yaşar, ölür,
Ama asla bölünmez.
Şimdi suskunum,
Kendi içimde mahkemeler kuruyorum,
Ve biliyorum:
En ağır cezayı
Hep kendime veriyorum.
5.0
100% (2)