3
Yorum
34
Beğeni
5,0
Puan
281
Okunma
"rüzgarda savrulan yaprakları...
sonunda çöpçüler topluyor, unutma..."
"meçhule doğru çekmek için kürek vermişler;
ama ortada deniz yok..."
özlemekle, terketmek arasına sıkışmış iki haziran gecesiydik biz.
birimiz uçurtmaları severdi...
birimiz gök gürültüsünden korkardı...
uç uç kuşlarını ikimiz de severdik...
bir de yarım yamalak çay içmeyi...
gamzesi başka suratlarda beliren
gülümsemelerin vardı.
benim için diktiğin fidanın dar ağacı olduğunu,
çok sonraları anladım...
büyüsün diye suyunu bana taşıtırken,
ne düşünüyordun, kim bilir?..
"kim bilir?.. kimin yanına yorgun gitmemek için,
bindin sırtıma...
zaten aksi yakışmazdı, benim bahtıma..."
kuşları vurmadılar...
sen boğdun kuşları...
uçurtmamın ipini kestin dişlerinle...
yarım bıraktın; zaten yarısı kalmış demli çayını...
alıp ötelerden getirdiğin yarınlarını...
gittin kendi sanrılarına...
temizleyip üstünü başını üzerimde,
bembeyaz hislerimi kirlettin...
sen beni, düşlerimde bile inim inim inlettin...
"cenaze işlerine başvurdum...
altı adet vesikalık fotoğraf istediler...
ölmek için...
yaşadığımı kanıtlamam gerekiyormuş..."
İsmail Yılmaz
5.0
100% (11)