0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
60
Okunma
Tutuşur bazen bir harita,
Üzerinden duman gibi geçer unutuş
Ama biz,
Unutulmamış bir duanın iziyiz
Sesini yitirmiş bir kâhinin değil,
Sözü susmayan bir soyun son nefesteki haykırışıyız.
Turan,
Uçsuz bir bozkır değil artık
Bir çocuk yüreğinde atlılar geçiyor
Bir kadının gözünde bir bayrak dalgalanıyor
Ve bir ihtiyar, dua ederken
Özbekçe, Uygurca, Azerice
Hepsi birden “amin” diyor Türkçe…
Sınırlar çizerler kâğıtla
Biz gönülle sileriz
Köksüzler kalemle bölse de
Biz türküyle birleştiririz.
Türkmen dağlarında bir rüzgâr eser
İstanbul’a dek sürer izini
Çünkü bir milletin soluğu
Dağdan dağadır, ilden ile
Ve bazen bir sözle uyanır:
“Turan!”
Kimse görmez belki
Ama Orhun’da bir mezar taşı
Bakıyor hâlâ bizimle
Bizi tanır
Ve bizi bekler…
Hazar’ın kıyısında bir çocuk
Bayrağa sarılmış uyur
O çocuk, işte o son nefestir
Turan için saklanmış
Bütün şehitlerin ardında kalan
Yetim tebessümüdür.
Son nefes,
Bazen bir ağıt gibi çıkar
Bazen bir destan gibi
Ama bazen de
Susar…
Sadece yürür yürekten yüreğe
Ve der ki:
“Ey Türk!
Uyumak haram,
Çünkü Turan hâlâ uyanmamıştır.”
Adımızı birleştirir
Gölgesiz yazılmış harfleri
Savaşsız bir fetih bu
Bir gönül, bir fikir, bir ruh seferi
Ve yemin gibi ağırdır her adım:
Biz Türk’üz,
Dili farklı,
Ama duası aynı milletiz!
Turan, uzak değil
Yüreği atansa,
Yolu zaten buradadır.
Bir gün,
Son bir asker
Son bir nefes
Ve son bir dua
Bütün Türk yurtlarının
Tek sancakta birleştiği o an…
İşte o an,
Turan doğacaktır yeniden!
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(4 Haziran 2021)