0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
92
Okunma
Gece çökmüş, ufuk yanık, yıldız suskun gökte tek
Bir sancaktar ayaz yutmuş, yüreğiyle etti tek.
Gök kubbede yankılanır, çağrıdır o son nida:
"Türk’ün düştüğü yerde, düşer ümmet, düşer cihâd!"
Tuna’dan Ağrı’ya dek, Çan’dan Kerkük’e her taş
Bir dua saklar içinde, bir kefensiz alpertaş.
Kapanmış gözleri zamânın, lakin tarih uyanır;
Toprak, her sabah ezanla, bir nefer gibi tanır…
Yedi düvel yırtınırken, üstümüze baş eğsin
Bir yel gibi dik yürüdü, soğuk siperde efsin.
Mezar taşı yoktu belki, adı silinmişti hep
Lakin o duruşla yandı, bin yıl sürecek bir mektup!
Hudut çizgisinden değil, iman sınırından geç
Bir millet ki ruhu diri, kellesi de olsa seç.
Kılıçla yazmadık biz bu haritayı, unutma:
Gönülle, özle, ölüyle, ezanla, duala da…
“Türk yoksa alem yetim” dedi bir ihtiyar derviş
“Düşerse son burç da, kalır hakikat fersiz, zevrîş.”
O günden bu güne taşır sırtında kıyameti
Bu millet, yıkılmaz diye, çizilmiş bedduası netî.
Nice zaman var ki hâlâ yazıyor kanla yazı
Bir çadır bir sancak uğruna silinir bin ayazı
Siper olmuş gövdesiyle “devlet” denen cevhere
Anlar ki yedi iklim: Türk, kale olmuş her yere.
Ne Roma, ne Bizans, ne Moğol kalabildi dâim
Bir tek bu çınar yıkılmadı; bin kış görse de zâlim.
Çünkü yürek tahtına oturmuş bir sır gizlidir:
"Son kale Türk’tür evlâdım, yıkılmaz, eğilmez bir!"
Aksakallı bir çoban der, “gök de bizim, yer de biz”
Şu hilâli alnında taşır, taşı giyer, sür de diz.
Bu destan henüz bitmedi, son söz daha yazılmadı:
Bir milletin secdesinde, yedi cihan boğulmadı…
Ey zaman, ey ihanet, ey dilsiz ölü devletler!
Yutamazsınız bu nefsi, bu nefes Türk’te bekler.
Gök kubbe çökerse bile, taş olur gövdesiyle:
Son kale Türk’tür yine de alnı açık, sancağıyle!
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ / LARDES SYMPRA
(1 Haziran 2021)
5.0
100% (1)