0
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
166
Okunma
Bu sabahta bir erkene çekmişim acıları, sevinçlerimi
önünü ve arkasını görmeyen
bir deniz düşledim
gemilerin koynunda çıkmış dalgaları
ve martıları
Yanık sesli vapurların gölgelerini astığı paslı çivileri
hiç unuttur muyum?
birazda aşka yakınlığımı
konuştum iç sesimle
Hiç susmamak ne zaman icat edilecek
sessizliğe karşı
unuttuklarıma tamamlanmak bu olsa gerek
kaç eşgali var köprü ayaklarına yapışan rüzgarın
bilememek tek suçlusu ben
İnanç yağmacısı değilim ama
bana bir güzel geldi; ezan sesinin, minare minare dolaştığı
şu İstanbul
O derdi ya...! acele düşünme
hatanın annesi, babası yok
olacakların olunanın arkasında kimse durmaz
ve yine kayıp eden sen olursun
kazandıkların bir ergen sivilcesi
kayıp ettiklerinin hakkı geçmez birbirine
İstanbul tek odalı bir evin konforu gibi
fazlı dışarıda; azı içeride
bilmediğim başka düşüncelerde
Bu şehrin iki gözü önüne aksın ki
onu sevmiş
ağır ağabey ayakları lazım olur
sevgili sözcüğü belki de başka baharlara kalmalı
o isterse …
5.0
100% (4)