1
Yorum
24
Beğeni
4,9
Puan
323
Okunma
Şu şehri tepeleyen orman olsaydın.
Gönlümde tüten bir dal sigara,
bir mum ışığı,
kapkara gecede bir tek yıldız olsaydın.
Köylerde gezen hekim,
mekteplerde muallim,
evsizlere ev olsaydın.
Öksüz yanımı sarsaydın, sarsaydın…
Dudağımın kenarındaki uçurum,
Gönlümdeki huzurum, huzursuzluğum olsaydın.
Boynumda kokan karanfil, gözümde parlayan ışık olsaydın.
Herkes ırakken birbirine,
sen bana yakın olsaydın.
Üşüyen ayaklarımı ısıtan yorgan, ağrıyan dizime baston olsaydın.
Geceyle gündüz akıp giderken bilinmezliğe,
bana kalan bir sen olsaydın.
Yabani bitkiler sarmışken dünyayı,
otları kestiğim orak olsaydın.
Cihan dönüp duruyor dışarıda.
İçimde zehir zemberek bir kış!
Keşke ömürlük kışım yalnız sen olsaydın.
İçim zangır zangır titremekte.
Ciğerlerim kara duman.
Yitip gitmeden zamanın çemberinde,
beni tutan o el olsaydın.
Karabasanlar basıyor uykularımı.
Devlerle, cellatlarla savaşlarda kimsesiz yanım.
Yenik düşecekken kötülüklere,
elimdeki silahım,
kazandığım tek zafer olsaydın.
Şeytan hücum ederken zihnime,
içimdeki şefkatli yanım bir sen olsaydın.
Ne güzel seni yazmak, anlatmak seni, ne güzel!
Tek harf bilmezlere yazdığım en uzun,
en bitmez yazım olsaydın.
Bütün kötüler ayakta.
Bütün yıldızlar uyanık.
Kurtlar gece gündüz ulumakta.
Bir solukta çıkıp karşılarına,
haykırdığım cesaretim olsaydın.
Bir yanım kırgın şimdi, bir yanım sensiz.
Ah, benim ninni bakışlım!
Boşluktaki suretim,
rüzgarın getirdiği sesim,
gecemle gündüzüm,
tek sözüm, yek sözüm,
ezber ettiğim yüzüm,
bugünümde yarınım,
yarınımdan daha da öte ömrüm hep sen olsaydın.
Zeynep Perçin
Anneme…
5.0
86% (6)
4.0
14% (1)