0
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
199
Okunma
Gök yarıldı.
İrili ufaklı felaketler
dünyaya yağdı.
Gökyüzü yarılırken
lacivert yırtıldı;
karardı gök,
yıldızlar,
yaşlanmış ay…
Ağaçlara tüneyen kuşlar uçuştu.
Kargalar irice dallardan
kaldırımlara kondu;
konuştu.
Bacalarda tüten gri dumanlar
utancından yüzünü örttü.
Çatılar, damlar
gelen karanlığa sustu,
sustu;
zifiri kustu.
Sokaklara kara isler yağdı.
İsler, takım elbiseli bebekler doğurdu.
Her biri, bir evin kapısında durdu.
Böylelikle evlerdeki çocuk sesleri sustu.
Kızıl saçlı örgüsüyle bir kız çocuğu
siyaha gömülmüş tül perdesini araladı.
Kargalar iri pençeleriyle
bağrış çağrış
ortalığı birbirine kattı.
Ağaçlar, yaprak hışırtılarıyla
huzursuzluklarını dile getirdi.
Kızıl örgülü çocuk geri çekildi.
Yarılan gök
simsiyah yıldızlar doğurdu.
Doğan yıldızların her biri
bir pencereye yuvarlanarak
aynı evin pusulası oldu.
Asfaltı yaran ağaç kökleri
karanlığı parça parça eşiklere itti.
Böylelikle her bir kapıya
bir karanlık,
bir takım elbiseli
aynı anda mühürlendi.
Evlerden yükselen sessizlik
karanlığa karıştı,
büyüdü,
büyüttü.
Bir kez daha aralandı perde.
Bir kez daha baktı kızıl örgülü çocuk.
Kargalar,
başı sonu olmayan bir melodiyle
tutturdu hep bir ağızdan: …!
Kızıl örgülü çocuk gülümsedi.
Karanlık kıvrandı,
kıvrandı.
Kapılardaki mühürler
solmaya yüz tuttu.
Perde bir kez daha kapandı.
Sürüyle karga
caddeler boyu yürümeye başladı.
Karanlık, gökten yavaş yavaş süzüldüğü
çatılardan asfalta yayıldı.
Yollar, ağaçlar, kuşlar ve kargalar
nefes almayı kesti.
Şehri kaba ve ürkünç bir inilti kapladı.
Kapılardan biri gıcırdayarak aralandı.
Kızıl örgülü çocuk,
eşiği saran örümcek ağlarını
eliyle temizledi.
Mühürler toza karıştı.
Tozlar göğe yükseldi.
Ağaç kökleri evlerine çekildi.
Kargalar havalandı.
Bacalardan yükselen duman
griye dönerken
mutlu yüzler çizdi.
Karanlık yükseldi,
yükseldi…
Pencerelere düşen kara pusulalar
canı acımış gibi geri çekildi.
Yarılmış göğün söküğünden
geldiği yere döndü.
Fermuar kapandı.
Gök laciverdin en güzel tonuna dönerken
kuşlar gelip
bir bir ağaçlara tünedi.
Uzaklardan turuncu görününceye dek
Hiçbiri, hiçbir yere gitmedi.
Turuncu.
Ardından sarı.
Sonra mavi…
Kızıl örgülü çocuk,
yumuk yumuk gözlerini araladı
derin uykusundan uyandı.
Yan odadaki beşiğe koştu.
“Günaydın ey güneş,
ey mavi,
ey yemyeşil ağaçlar,
beşikteki bebek…
Günaydın!”
(Yazı bittiğinde başlayan şey,
okurun kendi düşüdür.)
5.0
100% (5)