3
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
241
Okunma
Sen gidince, turnalar bir bir vuruldu.
Göğün göğsüne piramitler kuruldu.
Firavunlar, Nemrutlar ve krallar… alacakaranlıkta, olmadık tahtlara kuruldu.
İnsan, unutulmuş bir dil gibi kuyularca yutuldu.
Kuduz köpekler ve haşereler, dünyaya hücum etti.
Sessizlik, dilsiz sancağını tâ yücelere savurdu.
Sonra, sonra…
Sen gidince, evim viran oldu.
Karıncalar içimi,
karıncalar kemiğimi,
karıncalar dişlerimi bir bir kemirdi.
Bir kral, asasını sapladı göğün göğsüne, dikişleri söküldü; gök yırtılıp, bereketsiz topraklara yağdı.
Ağaran günün ödü patladı, dağların ardına saklandı.
Kaplumbağalar kabuklarına sığındı.
İnsan… insan, atıldığı kuyuda güneşe susadı.
Bir ırk, yokluğundan helak olana dek hüngür hüngür ağladı.
Sen gidince, coğrafyam şakağından vuruldu.
İsimsiz cellatlar, vesikalık fotoğraflarla “yönetim üyesi” unvanını aldı.
Gelen geçen her böcek, sistemin bir halkası oldu, zincir kuruldu.
Kimsenin ayağında pranga yoktu; ayağı prangalanacak insan yoktu.
Kalabalık, hamam böceklerinden, kalabalık, makine gürültüsünden, kalabalık, zincir şıngırtısından kendini yeniden doğurdu.
Bir kertenkelenin koparılan kuyruğu avuçlarında, zafer naraları atıldı.
Kimdi atan, kimdi bağıran, kimdi haykıran… kimse bilmedi; bilecek kimse yoktu.
Sen gidince, metropol devinin, makine zenginliğinde, ışıklar gözlerimde patladı.
Kulaklarımı gürültü, kulaklarımı uğultu, kulaklarımı sensizlik kapladı.
Sonra, sonra… nice zaman sonra, tüm unutulan diller sokaklara döküldü.
Anlaşılmaz sesler çıkardılar; anlaşılmaz bir şekilde haykırdılar.
Çok geçmedi, boğazlarından tutuklandılar, hücrelere atıldılar.
İbret-i âlem diye meydanlarda sözcüklerinden asıldılar.
Kimse görmedi.
Kimse duymadı.
Kimse karşı koymadı.
Sen gidince, cesaret süpürüldüğü halının altında canına kıydı.
Yapacak bir şey yoktu, kalmamıştı.
Korkaklar, hayvanlar ve bilumum canavarlar, kenti yeni baştan kurdular.
Adına “cihan” buyurdular.
Bu adı duyanlar, sorgulamadan bir halka daha kurdular.
Zeynep Perçin
5.0
100% (4)