1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
303
Okunma

(Gazze’de Şehit Düşen Bir insanın Ardından)
Bir çuval un…
Bir avuç umut…
Bir ömürlük sabırla sırtlandığı
Ve kefeni gibi bağrına bastığı o beyaz yük —
Bugün, yeryüzünün en ağır çuvalı oldu.
Kumlar yutuyor ayak izlerini,
Ama gök…
Gök susamış onun alın terine,
Gök haykırıyor:
"Bu suskunluk!
Bu ölü toprağı!
Bu dünya denen utanç galerisi
Kimin vicdanına dokunacak artık?"
O adam düştü…
Un değil, onur taşıyordu omuzlarında.
Ekmek değil, hayat…
Eline değil, kalbine mühürlenmiş bir görevdi bu:
"Evdekiler aç…
Ben dönmeliyim!"
Ve şimdi dönüyor…
Yüzü kumlara,
Sırtı yeryüzüne dönük.
Ama ruhu, göğe bakıyor:
"Ey Arş’ın sahibi!
Bu yeryüzü sessizliğini sen boz artık!"
Bir kurşun değil belki,
Belki bir açlık, belki bir çöküş,
Ama o da biliyordu:
Bu yol şehadet yoludur.
Unla gelen ölüm,
Zulümle yoğrulan bir çağın aynasıydı...
Ey Dünya!
Senin bu adamdan daha ağır vicdanın yok!
Bir çuval un için toprağa düşen beden
Senin suskunluğunun mezar taşı oldu.
Ne diyeyim şimdi sana?
Ey insanlık!
Sana hâlâ insan mı denir?
Yoksa sen,
Beyaz çuvallara sarılı karanlık bir çürümüşlük müsün?
Ve Ey Zalimler!
Gök size susmaz,
Toprak sizi unutmaz!
Kumlar altında ezilen her can,
Sizi kıyamet günü
Tek tek çağıracak hesaba!
Bir çuval unla açlığa değil,
Hakk’a yürüyen bu adam,
Sizi susturacak bir sessizlikle geldi huzura.
Ama o sessizlik —
Zulmünüzden daha yüksek yankılanacak Arş-ı Âlâ ’da...
Ey dünyanın unuttuğu adam!
Sen düşmedin aslında,
Sen kaldırdın insanlığı...
Ama biz…
Biz kalkamadık hâlâ vicdanımızın altından...
Erol Kekeç/25.06.2025/Sancaktepe/İST
5.0
100% (4)