0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
217
Okunma

Geceydi…
Gökyüzü içini çekmiş, yıldızlar susmuştu,
Ay, karanlığa yüzünü çevirmişti sanki.
Dünya susmuş, rüzgâr bile nefesini tutmuştu,
Ve ben, içimde bir sessizlikle kalmıştım orada…
Bir geçit vardı önümde,
Su azdı ama koyu, karanlık, bulanık —
İçim gibi…
Bir köprü uzanıyordu taş taş dizili,
Bir yanım korku, diğer yanım teslimiyet...
Taşlar sertti… ama güven verirdi,
Kim bilir kaç yürek basmıştı o yola?
Kaç gözyaşı, kaç secde, kaç sitem
Saklıydı o taşların arasına sinmiş olarak?
Adım attım,
Titrercesine…
Sanki her adım, bir duayı dillendiriyordu,
“Ya Rab, düşürme beni, kırılmam kolay bu gece.”
diyordu içimde...
Su, içimdeki sorular gibi kıpırtısızdı,
Ne akar gibi, ne durur gibi…
Korkularımı yutmaya hazırdı belki,
Ama ben…
Korkudan daha derin bir umut taşıyordum.
Kendimden değil, taşlardan değil —
Ama o köprüyü taşıyan Kudret’ten...
Gecenin koynunda bir yürüyüş bu:
Ne yanında biri,
Ne ardında bir ses…
Sadece kalbin çarpıntısı ve
Bir dua:
"Ya Rabbi, bu karanlık geçer mi?
Bu taşlar beni taşır mı?"
Ve yine:
"Yeter ki Sen varsın,
Karanlık da olsa, yol da olur,
Taş da olur, sabır da olur,
Yeter ki Sen geç der, ben geçerim.”
Her adımda geçmişim döküldü önüme:
Bir hata,
Bir pişmanlık,
Bir dua,
Bir bekleyiş…
Ama yine de yürüdüm.
Çünkü o taşlar,
Yalnızca bir köprü değil,
Bir hatırlatma gibiydi:
“Ne olursa olsun,
Yürüyenler korunur.”
Bir yudum gözyaşı gibi ağırlaştı gece,
Bir ezan gibi sessizce yükseldi içimden umut.
Köprünün öte ucu görünmese de,
Ben inandım…
Çünkü karanlığın ortasında bile
Hakk’ın sesi yankılandı içimde:
“Yürü kulum…
Ben seninle,
Taş da seninle, yol da seninle…”
Ve sabah,
Ansızın bir ışık gibi doğdu kalbime…
Henüz gökyüzü ağarmamıştı belki,
Ama ben ağaran bir içle bitirmiştim geçişi.
Köprünün sonunda bir şey yoktu belki görünürde,
Ama içimde inşa edilen bir huzur vardı.
Ve bilirdim artık:
Karanlıktan geçenler,
Taşların üzerinde yürürken değil,
İnandıklarıyla büyürken yol alır...
Erol Kekeç/23.06.2025/Sancaktepe/İST
5.0
100% (2)