2
Yorum
29
Beğeni
0,0
Puan
373
Okunma

kapı gıcırdadı yine,
ve yine,
kimse gelmedi arkasından.
rüzgar, perdenin yıpranmış ucundan süzüldü sessizce,
duvara usulca dokundu,
hatıraların tozlu yüzeyinde gezindi.
bu ev,
bir zamanlar kahkahalarla çınlardı,
şimdi ağırlığı boğucu bir sessizlik.
bardaklar raflarda,
donuk ve unutulmuş,
çayın sıcaklığı çoktan solmuş,
dudaklarda bırakacağı tadı yitirmiş.
biri gitti,
diğeri peşinden,
sandalyeler eksik,
ve masadaki örtü kırışıklıklarını,
unuttu, yıllar…
salonda bir saat var,
çalıyordu ama artık zamanı göstermiyor,
tik takı,
yılların ağırlığını taşıyan eski bir hikayeyi anlatıyor sadece.
ayna hala aynı yerinde,
ama kimse kendini görmek istemiyor artık,
tozla kaplı her şey,
hatıralar gibi,
karıştırıldıkça öksürtüyor içimi.
komşu çocuklarının neşeli sesleri yok artık sokakta,
çiğnenmiş asfaltlar çatlak,
ağaçlar bile konuşmayı bıraktı uzun zaman önce.
pencere camında kuruyan el izleri,
sessizce fısıldıyor,
gitmeyen vedaların yasını…
burası bir evdi,
içinde bir şehir yaşardı,
şimdi hepsi taş duvarlarda asılı kaldı,
ve ben
gelen olmadı diye,
kapıyı aralık bırakıyorum hala.
sessizliği bekliyorum,
belki bir gün,
hatıralar değil de,
ses gelir bu kapıdan.
*
Mehmet Demir
24624