3
Yorum
43
Beğeni
5,0
Puan
605
Okunma
O Aşklı, O Alımlı Sancı
yitip çoğalan sevdalarda
yola düşenlerin ışıklı dumanı.
Uyandırın kalbinizi bir sabahın aşk dolu atına,
zamansızlığın kıyısında karanfil koklayarak sevelim.
Bu çadırlı saatte
Gecenin ateşli saçlarını kısalttım
Çırılçıplak bir tohum gibi sustum.
Gidelim
Sisli vuslat gibi çökecek üzerimize şafak,
unutulmuş dokunuşlar sızarken aramızdan,
yeniden başlıyoruz:
bir daha savrulmayacağız.
Sarılsın teninize bir masal,
belki dönmeyiz birbirimize uzunca bir zaman,
belki de hiç.
Masal, sevdiğini unutan toprak gibi
taşır içinde bütün sarılışları.
Aşk,
ruhumuzun dikiş tutan göğü, kanayan toprağıdır.
Kekikli gölgelerde çağların sevdası
bir gölge gibi akar şafağın dudağına.
Dilini kaybetmiş dağların tenine benzer ezber yokuşlar.
Gözlerinde saklıydı, yazgımızın en eski rüyası.
Ay, ten renginde bir yeminle bakıyor hâlâ
arkamızda bırakacağımız öpüşmelere.
Sürgün aşıkların ve uçurumun kıyısındaki kalplerin sırrını
kalbinizin kuytusuna saklayın.
Her sır, dudağımızda yanan bir mum, ışığıyla yalnızlığı çizer.
Anka, yalnızca zamanın yutamadığı bir aşktı,
ve her kapı bir özlemle mühürlendi.
Her nefesten bir anı çalıp, sonsuzluğa yürürüz,
aşkın izi, yıldızların düştüğü yere işlenir.
O kırılgan hasret çiçeklerini
topluyorum göçer sevdalardan.
İçimde çağlar devriliyor,
usulca bir sitem düşüyor kalbime,
bir çığ gibi.
Dudaklarıma ıslık doğuran özlem
Kirpiklerde aşkın yorgunluğu
Tesbih ve Boran.
5.0
100% (13)