2
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
484
Okunma

şimdi oturup,
geçmişe dalmak zamanı...
alıp eline albümlere bakarak
geçmişi yad edip hüzünlenmek zamanı.
bir bir döner sayfalar,
kimi siyah beyaz, kimiyse renkli.
şimdi resimlerle yürümek zamanı
yitip giden çocukluğa doğru.
çocukluğum canlandı birden,
hayallerim...
içinde kaybolmuş arkadaşlıklarım geldi gözüme.
oynadığımız sokaklar,
kavgalarımız, sevinçlerimiz
ve fırat’ın kıyısında sahrelerimiz...
adada koşarken gülen bizler,
komşular bir bir geçti gözümden;
kimi halamıdı, kimi teyzemiz.
ayrı gayrı bilmezdik,
biz birbirimiz dik.
hani "komşuda pişer, bize de düşer” derler ya,
tam da öyleydik biz.
aynı mahallenin çocukları,
aynı evlerin evlatları gibiydik.
dalıp gittim resimlere...
okul çağlarım, gençliğim
ve zamana yenilmiş arkadaşlarım.
kocaman bir aileyken,
azalmışız farkında olmadan.
eksilmişiz,
bizle beraber geçmiş de eskimiş.
şimdilerde unutulmuş birçok şey,
insanlık bile tükenmek üzere.
düşündüm birden:
nereden nereye
içlendim.
bir kapıyı çalmaya korkar olmuşuz.
utandım.
çocukluğumdan utandım,
bir resimle yüzleştiğim geçmişimden utandım.
alıp elime yeniden baktım resimlere...
çünkü sahiciydi onlar,
çünkü eskiler,di.
dostluklar çıkarsız,dı,
içtendi,
gerçekti.
şimdiki resimler gibi değildi onlar.
siyah ve beyazdılar.
sadeydiler.
renkli değillerdi.
şimdiki insanlar gibi değildi onlar.
yeni resimler gibi süslü değildi.
çınlattım kendi kulaklarımı...
çocukluğumun sesine.
kapattım albümleri.
geceye döndüm yüzümü.
ay bile karanlıktı...
şimdiki insanlar gibi.
*
Mehmet Demir
14623