2
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
159
Okunma
2016 Haziran, bir İstanbul gecesi,
Telefon çaldı, yırttı sessizliği.
‘’Erkan Erkan’’ dedi titrek sesiyle annem,
‘’Koş gel, baban yoğun bakımda.’’
Geceden sabaha düştüm yollara,
Gönlüm yansa da yetiştim Ankara’ya.
Onkoloji kapısında bir yüz: kardeşim,
Gözleri dolu, sesi kısık:
‘’Babam içeride, dua et şimdi.”
On beş gün kapıda sabırla bekledik,
Her gece duayla yürek titredik.
Umutla baktık her sabahın nuruna,
Ama gece yarısı indi kara haberin uğultusu.
‘’Baban gitti…” dediler,
Yandı içimiz, dindi kelimeler.
Cenazemizi aldık kuşluk vaktinde,
Bir hüzün kondu Demetevler semtine.
Karşıyaka’da yatar şimdi canımın yarısı,
Toprağın altında sustu baba fısıltısı.
Zamansız gidişinle yarım kaldık biz,
Ömrümün ortasında dindi hayatın dizisi.
Sağ iken bakardın hurdacılar tepesinden,
Şimdi o terastan esiyor rüzgâr senden.
O rüzgârla savruluyor dualar göğe,
Her nefeste varsın, her duada bir çiğ tanesiyle.
Ah be babam, ne çok yarım kaldık,
Adını anınca bile gözlerim ıslak.
Ama biliyorum, bir gün o büyük buluşma da,
Ahirette kavuşacağız seninle.
Bu destan senin için yazıldı toprağa,
Sevdan kazındı kalbime, göğe, her duaya.
Ruhun şad, mekânın cennet olsun,
Bu evlat seni hiç ama hiç unutmasın…
5.0
100% (3)