1
Yorum
6
Beğeni
4,7
Puan
191
Okunma
Cilo, Sümbül, Balkayalar suskun
Papatyalar açmaz, ters laleler solgun
Kartallar uçmaz, göçmen kuşlar yorgun
Kekik kokmaz, kan kokar toprak
Çünkü şehitlerimize kefen oldu Dağlıca...
Avaspi’de melemez kuzular, sönmüş ocak
Kanla yazılmış her köşe bucak
Hainler pusu kurmuş katran gecelere
Gözümde yangın, yüreğimde kin
Dillerde ise bir feryat, yas yankısı…
Cudi’de Gabar’da Kato’da pusuda vurulan can
Bingöl’de silahsız otuz üç yâr, adı mehmetçik
Aktütün, Taşdelen, Ballı ve daha nicesi
Pınarcık’ta Bahar, Betül ve Zeynep bebek
Süt kokan nefesle gitti, utan insanlık utan!
Başyurt’ta ocaklar tütmez
Seyfettin’in çocukları boynu bükük büyür
Analar hala yasla, gözyaşıyla yürür
Havni’ye bir mezar taşı olur baba sesi
Bir boş kucak bekler beşiği…
Erkan, yetim kalan çocuklara ne desin?
Her taraftan bir feryat yükselir, neylesin?
Ana kuzusunu kara toprağa nasıl versin?
Kurşun yemiş Mehmet’im, dualar yükselir
Her Fatiha da bir hesap kesilir…
Cevizdalı’nda kadın, çocuk, yaşlı dinlemediler
Mezra basıp ocak söndürdüler
Sofrada ekmek, gözde umut, aman dileyen otuz can
Gözü dönmüş caniler hepsini koparttı hayattan
Gündüzü kararttı kahpe kurşun, geriye kaldı kin, korku ve pus…
Başbağlar yanar, yıldızlar utançta
Ölüm gezmiş gece boyunca
Diz çöken değil, dik duran öldü
Ölen sadece insanlar değildi ama
Hak bilmez caniler sırt dönüp güldü…
Nice öğretmen, kalemle direndi cehalete
Yolalan’a kitap taşıdı, köy köy gezdi
Ama alçaklar korktu harften
Yasemin ve Bayram’ı Betül bebekleriyle katletti
Ve karanlık çöktü dersliğe birden…
Öğretmen, doktor, hemşire, mühendis, imam
Bir umut gibi gittiler her zaman
Ama dönen olmadı çoğu zaman
Batman’da katledilen Aybüke öğretmen
Ay yıldızlı bir tabutta döndü baba ocağına...
Sınır boyu nöbette bekleyen İlhan Asteğmen
Yeşilyuva’da GKK. Mehmet Paksoy
Uykusuz sabahlara uyanamadı
Bir mektup bıraktı ardında, dedi ki:
‘’Vatan sağ olsun, ben oldum feda.’’
Şimdi birileri çıkıp yüksekten nutuk atar
Bir koltuk için kıyamet kopar
Yapılan ihanetleri, şehitleri unutup
Bebek katiline ‘’barış elçisi’’ diyenler
Şehitlerin yüzüne nasıl bakar?
Bölücüler Lozan’a dil uzatıp vatanı böler
Üç kuruşa kalemini satanlar ihaneti över
Bayrağıma göz diken hainler ise alkışlar
Ama Türk milleti bunu kaldırmaz, unutmaz
İhaneti bağışlamaz, affetmez ve susmaz...
Çünkü sözde barış değil, bu bir hesap
Birileri unutsa da geçmişi, şehitleri
Unutmaz bu toprak, üzerine akan kanı
Ay yıldızın gölgesinde şehitlere yemin var
Bu milletin kalbi her daim şehitleriyle atar...
Bu millet, ihaneti, şehitlerini unutur sanan alçak!
Geçmişini inkâr eden utanmaz cahil!
Ey insaf, ey izan, ey ahlâk!
Şimdi söyleyin bana
Barış elçisi olur mu bebek katilinden?
Her gece girer rüyama şehit olan yüzler
Kaan, Nezir devrem ve daha nicesi
Yakama yapışır, sorar gözler:
‘’Neredeydin, ne yaptın bizim için?
Yoksa sadece susmak mıdır işin?’’
Ey Kaan, Nezir, M.Akif, Aydın, Türker,
Şeref, Rıdvan, Önder, Yaşar ve Şerafettin
Şehit devrelerim, siz rahat yatın uykunuzda
Her damla kanınız, her gözyaşınız
Bir gün devran döner, olur milletin kılıcı…
Betül, Zeynep ve Bahar bebek
Ve nice şehitlerim, sizleri de unutmadım
Hala yüreğimde yangın, dilimde yemin
İhanete diz çöker, susarsam namerdim
Daha ben ne yapayım, ne diyeyim, söyle gardaş?
5.0
67% (2)
4.0
33% (1)