1
Yorum
8
Beğeni
3,0
Puan
179
Okunma

Ey devr-i fitnenin mülevves tacı,
Çıkarın tahtı, dalkavuklar sarayı!
Gövden odun, yandıkça kurum saçar,
Dalların mukarreb, meyven çiyan hayâsı...
Hangi yüze nur iner bu karanlıkta?
Zillet giydirilmiş vicdan atlasına,
Ey saltanat-ı menfaat, senin defterin
Melek değil, şeytan yazar sağ yanına.
Üfürükçü ilim, alim diye gezer,
Dilinden dökülen sahte inciler.
Her harfi rüşvet, her cümle tehdit,
Kalem oynatmaz, korkudan titrer fikirler.
Çarşıda satılır merhamet tartıyla,
Adalet ihalede en düşük payla.
Kölelik marka oldu özgürlük diye,
Zincirli akıllar susar alkışlarla.
Ey mukarrebun! Ne yakınsınız ateşe!
Bir lokma uğruna yanar mı özgece?
Sofralarınızda mazlumun eti var,
Yalnız doymazsınız, kana da susarsınız!
Gökteki ay bile hicapla örter yüz,
Yeryüzünde arsızlığı yıldızla süz.
Akan nehirler akmaz siz geçince,
Toprak bile tükürür üstüne göz göz.
Sanmayın her saltanat baki kalır,
Birikmiş kin, bir kıvılcımda patlar.
Ey mezbeletü’l-müstakbel, pisliğin
Üstüne kurulmaz gelecek yarınlar.
Yaz bu şiiri taşla, ateşle, küfre,
Korkaklar okumasın, acizler ürker.
Bir elçi gelsin diye dua edenler,
Elçiye taparken sustular gerçeğe!
Tilhabeşlifilozof/02.06.2025/Namazgah/İST
3.0
100% (1)