2
Yorum
26
Beğeni
5,0
Puan
477
Okunma
Geceme yayıldı
akşamların isli yatağı.
Ağzı lav toplayan derinliğe erirken gölgeler,
ruhumun mumyalanmış kelebeklerinin
değdiği dal,
duvarlara kor rengi yaprağını döken
ayazla ellerimi yakar...
Kayaların üstünde soluğum karışır
buzdan yıldızların nefesine
Taze narın şarap rengi yüzü,
gökte bakır bir ton açar.
Kar, yalnızlığın sıcaklığıyla ölümün solgun çehresini vurur.
Buzlar arkasında saklı
dağlanmış yüzüm,
bir kuzgunla başımda patlar sessiz çığlığı.
Ağaç açar zehirli çiçek,
sesimde kasırganın açtığı derin yara.
Öyle yalnızlık işler kıyılarıma.
-Güzelliğin dipsiz kuyusunda kavrulur dünya.
En karanlık uykusunda düşlerin paslanmış
keskin sözcükleri,
boşlukta filizlenen korkunun çürük tohumu,
ki bütün geceler biraz mezardır,
kan içirir damarından.
Ey gökte asılı demir güneşin paslı sazı,
keder türküleriyle kapılanır,
elbette hiçliğe.
5.0
100% (6)