19
Yorum
126
Beğeni
0,0
Puan
1489
Okunma

Bu çağın kargaşasında
Hiç korkmadım arkama baktığımda
Kır düşen saçlarım çok kıymetli
Değdiğinde tenime
Dökülen koku benimdir diye sevdim…
Yabancılık çekmedim kendim olma cesaretine
Yüzümü nereye çevirsem
Samimiyet ve teveccüh
Kendime en yakın olan bendim
Annem ki, ömrümün rengidir
"Ne kadar çok iyiliği biriktirirsen
O kadar geniş alanları doldurursun rüzgâra" derdi
Bu yüzden müebbet mahkûmu olmadım
Gök rengi kapılarda bin damla olup yazdım şiirlerimi
Eksikliğini hissettiğim özlediğim her ne varsa
Daha ne kadar kalacak benimle demeden
Kuşları devşirdim açık yaralarıma
Ham kalmış ehlileşmeyen yanım insandı
Söve-saya hasretle güneşi bekledim
"Kaldır başını kahvenin kokusunu hisset" dedim
Fırtınalar zincirlerinden kurtulduğun an ölecektir
O iç geçiren uzun koridorlar sokaklarda koşmayı bilmez
Dörtnala koşan atlarda özgürlük isteği
Sen vardın!
Sen vardın çığlık çığlığa
Sen olacaksın güneşi çiğneyen caddelerde
Hüznünü silip bütün İstanbul’un
Bir satranç tahtasına yolculuğu noktalayan
Şah-mat.
Ümmühan YILDIZ