0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
233
Okunma
Merdiven başak ekerken gökyüzüne
Törpülenen demir dikenlerin ardında
Ya kara gök iridir yahut gözlerin
Benim neyim olmalı
Durgun sözler harici
İki bahar kısa, güz
Tanelerini kırmalı göğün katlarında.
Tabakta izi var yorgunluğun
Çabuk solunmuş buharları
Simit kokarken kadifeler
Elimde binlerce el izi
Köşebentler dişler masadaki gözleri
Rast makamında açılır kapı
Gün boyu pişmekte camlar
Yalap şalap içilirken gölge
Ay serinliği düşer her yere
Topraktan biter kaval
Acıdan doğar sözler
Bitmek bilmeden kaynar
Köy kahvesindeki cesaret
Kağıtlar karılmış zaman masada
Gazete üstünde yorgun gözlük
Yeşil sandalyede hırka üstü şekerler
Rüyasında ancak bu kadar hazinler
Kapı üstünde serlevha
Her yaş evvel yaşı yaşar.
Çok güz, dört saat, üç kuşluk
Saltanatını sürmek varlıkta yokluk
İnsan cism ü canını her gün zamana satar
Dünya pazarında bir mana arar
Yenmek için koşar tüm atlar
Saygıyla kalemim bükülür
Yorgun düşerim ben.
5.0
100% (1)