0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
203
Okunma
Ben sabra boyun eğmiş gibi dursam da
Direnme artık kara gül
Rüyadan geçtik biz, bu arşın başka
Filozof kamarası ne güzel çalmakta
Eğik melodileri yüzdüğüm sanrı
Git ve bedevi ruhu yıka
Yalaz bir gökyüzü arıyorsun çünkü
Düşende bahçemize gömlekler
Mavi durgun ve yorgun maziden
Şimdiye kadar çoktan barut bıyıklar
Kırmızı şişede tendürdiot
Paslı kağıtta kalem ucu
Ağlıyorsun çünkü
Benim senin acına ihtiyacım yok
Benim ruhu gezegenden koparan savcıya
Şalvara ve görklü bir posta
Irmaktan şırıl şırıl gözyaşına
Bahçede bent ile yoğrulan ekmeğe
Tiftik üzerindedir ayaklar diyen
Şaire ihtiyacım var
Şor tepside acı gözlü kadınlar
Gazel yakar, şükür bardaklarında
Yudum puslu heyecan dirhem
Can kapı tokmağında
Aheste bir rüzgar bana
Babamın şarkısını öğretir yeniden
Ben otuz yaşımda, babam mürit
Her güzel yaprak yazıya geçemez
Kalemsiz de okunur şiir ve yazılır da
Güvercin elden damlar aşk bazarında
Şimdi sırası işte kuruşları çıkarmanın
Simidi batırın yokluğa
Çay gelir her lokmaya
Şimdi akşam olmuş
Sular karanlık
Dinlenir sonunda
Aymaz hiç bir gün
Çün;
Feleğin na-sâzı dönektir
Dün aymayan talih
Bugün olmuş günaydın
Size de çokaydın