0
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
341
Okunma

Bak, çok gülmedim bu kez…
Tam kıvamında tuttum dudağımdaki kıvrımı…
Havaya yöneldiği açıyı iyice ayarladım,
‘İşveli kadın kıvrımı’ olmaktan kurtardım onu.
Endişelenmene gerek yok yani anne;
Hanımefendiliğime toz kondurmadım…
Pırıl pırıl parlıyor yapraklarının yeşili
O ağacın,
‘İffetli kadın’ dedikleri…
Herkesin kendine göre ayrı yerleştirdiği,
Yaprakları dallarına…
“Üç yaprak yan yana şu dalda,
Üstündekinde tek bir yaprak;
Ancak o zaman tanımlar bu ağaç
Kadının iffetini” dedikleri…
Yani gülüşümün biraz ayarını kaçırmamdan tut,
Gözüme sürdüğüm rimelin kalınlığı,
O rimelin çok belirginleştirmesi gözleri
Fosforla aydınlatılmış gibi,
Başka gözleri üzerine çekmesi…
Hafazanallah, düşünmesi bile korkunç
bir kadın modelinin vücut bulmuş hâline
çevirebilir beni.
O yüzden belli belirsiz bir çizgi yeter de artar…
Gözler çok da konuşmamalı zaten…
Sonuçta kadınız;
Kadınlığımızı bilmeli,
Tarta tarta, bin bir elekten geçirip süzerek
Sarf etmeliyiz kelimeleri.
O yaprakların yerlerini tayin edenler
Aralanmış bir kapı falan bulurlar o kelimelerde, sonra…
Ağacımı hafif meşrep bulurlar.
Gel de anlat ondan sonra o adamlara anlatabilirsen;
“Ben bende gördüğünüz o kadın değilim” diye…
En iyisi idare etmek
Köprüyü geçinceye kadar;
Bu parkta keyif yapmak,
Bir gıdım nefes koparmak için gökyüzünden…
En iyisi çok ses çıkarmadan,
Sağa sola bakmadan
Simidimden ısırıklar koparmakla yetineyim ben…
Çok göze çarpmadan
Gölge gibi geçip gideyim…
Yanaşıp yapraklarımı falan koparmaya
kalkarlar sonra…
Karşı bankta oturan o adam gibi,
“Bir bankta yalnız başına oturman
Çok davetkâr değil mi?..” derler,
Yüzlerindeki o çirkin sırıtışla…
“Aşkı mı arıyorsun yoksa?!” derler.
Bununla da yetinmezler üstüne üstlük…
Ardına kadar açmışım kapılarımı gibi sanki,
Sırıtmakla yetinmeyip yanıma yaklaşırlar;
Yüzümü astım, “ne yapıyorsunuz” deyip
Bağırmaya başladım diye de
Üste çıkıp suçlamaya kalkarlar beni bir de…
“Sen araladın kapıyı!..” derler…
“Öyle hafif kadınlar gibi gülmeyecektin!”
5.0
100% (1)