0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
126
Okunma
İstasyon caddesinde attığı adımlara yenik düşüyordu adam
Adeta her attığı adım onu geriye götürüyordu
Raylardan geçmekte olan trenin sesi
Attığı çığlıklara karışıyordu
İnsanlar, sessiz vedaların çığlıklarını içine atardı
Ama o, öyle yapmadı
Sevdiğinin gidişine sessiz kalamazdı
Çünkü bu gidişin dönüşü yoktu
Avazı çıktığınca bağırdı
Çok geçmeden ağzıyla birlikte yüreği de kurumuştu
Bu arada aklından korkunç bir düşünce geçti
Kendini trenin altına atıp çektiği acılara son vermek istedi
Ama yapmadı
Etrafındaki meraklı gölgeler gözünde büyürken mahzundu
İçinde büyük bir pişmanlık vardı
Vücuduna da bir tireme gelmişti
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı
Yeni bir hayata
Yeni bir yaşama başlamak kendisi için çok zordu
Çünkü kendisini, kara kaderinin
Çaresizliğine mahkûm etmişti
Alnına yazılan bu kara kaderi de mecburen yaşayacaktı
Çok geçmeden ayakları, kendisini mezarlığa götürdü
Geldiği mezarlıkta umutsuz ve karamsardı
Hem bedenen hem de ruhen tarifsiz acılar çekiyordu
Dünyaya artık yük olduğunu düşünüyordu
İçinde de zerre kadar yaşama arzusu kalmamıştı
Elleriyle, sevdiğinin mezar toprağından bir avuç aldı
Burnuna götürüp kokladı
Sonra da sevdiğiyle konuşmaya başladı
Toprakta sen gibi kokuyor
Hava da soğuk, üşüyor musun?
Hem sen karanlıktan korkardın
Yerin altında, karanlıklar içerisinde nasıl yatıyorsun?
Kara gözlüm, gece oldu gün bitti
Geriye senden acı bir gülüş kaldı
Bir de kalbimde açtığın yara
Bu öyle bir yaradır ki ilacı da yoktur
İlaç sendin, sen olmadan bu yara nasıl kapanacak?
Âşıklar, sevdaları için yaşarlarmış
Sen gittin, ben de artık fazla yaşamam
Zaten içimdeki dert
Her geçen gün beni, için için kemirip bitiriyor
Güzel ölmedin, acı çekerek öldün be!
O canı nasıl verdin ha!
Söyle hadi, nasıl verdin?
Oysa ne kadar da kolay söylediler
Ölüyor, öldü diye
Bilmiyorlardı ki seninle birlikte benim de öldüğümü
Allah’ım onu benden ne diye aldın?
Sevdiğin kulları erken alırmışsın, derler
Sevdiğimi, benden daha mı çok sevdin?