4
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
814
Okunma

sâhiden ölsem diyorum
o çok sevdiğim gölün kenarında
sübyân ördekler ve kuğular güldürse kelebek bedenimi
henüz yeni öğrenmişken uçmayı kırlangıç kanatlarımla
bağdaş kursam ipeksi maviliğin koynuna
koyun koyuna uyusam
çocukken şekilden şekile soktuğum bulutlarla
en afillisinden nâra atsam
dünyanın sersefil insan dışı yaratıklarına
bir de dil çıkararak nanik yapsam
sonra derinden bir ohh çeksem
dilsiz çığlığımla sustursam bütün kötülükleri
en sahicisinden oynasam figürânlık rolümü
ve en çok sevdiğim dostlarım paha biçilmez hançeri
çekip çekip yüreğime yüreğime dayasa
sonra sırtıma batan dikenlerle
tek tek yaşam bağışlansa
gider ayak güllensem
bülbüller yuva yapsa bir ezân vakti
yeni doğmuş bebek sevinciyle
şakıya şakıya dillenip
kılı kırk yararak kırklansam
şaka değil
sâhiden ölsem diyorum
içinden deniz geçen gözleriminin kutsallığında p’aklansam
şafakları acımasızca yırtarak doğsa güne eş güneşim
son trene yetişme telâşıyla boğuşmadan ayaklarım
son kez bir yolcu gemisinde bölüşsem çığırtkan martılarla simidimi
uzak ülkenin birinde bana bile el olan ellerim
son kez okşasa saçlarımın aklaşan acılarını
şefkâtin kucağında güzelleşe güzelleşe ölsem
ölsem diyorum
çok geç olmadan
ö
l
s
e
m